top of page

İmlâ, Yazım, ve Gramer Kuralları

Güncelleme tarihi: 7 Nis 2020

NOKTALAMA İŞARETLERİ Duygu ve düşünceleri daha açık ifade etmek, cümlenin yapısını ve duraklama noktalarını belirlemek, okumayı ve anlamayı kolaylaştırmak, sözün vurgu ve ton gibi özelliklerini belirtmek üzere noktalama işaretleri kullanılır. Noktalama işaretlerinden nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, soru, ünlem, tırnak işaretleri, ayraç ve kesme ait oldukları kelimelere bitişik olarak yazılır ve kesme dışındaki işaretlerden sonra bir harf boşluğu ara verilir. HARFLER VE ALFABE Harfler: Dildeki sesleri gösteren ve alfabeyi oluşturan işaretlere harf denir. Harf ile ses terimlerini birbirinden ayırmak gerekir. Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda meydana getirdiği titreşim olarak tanımlanan ses, dili oluşturan en küçük birimdir. Harf ise seslerin yazıdaki karşılığıdır. Alfabe: Bir dildeki harflerin belirli bir sıraya dizilmiş bütününe alfabe denir. Türk alfabesi, Lâtin harfleri esas alınarak, 1 Kasım 1928 gün ve 1353 sayılı kanunla tespit ve kabul edilmiştir. Bu kanuna göre, Türk alfabesinde 29 harf bulunmaktadır. Türk alfabesindeki harfler, kanuna göre aşağıdaki şekilde sıralanmıştır: Yeni Türk yazı sisteminde her ses için ayrı bir harf ilkesi gözetilmiştir. Ancak, boğumlanma noktaları farklı olan, kalın ve ince olmak üzere iki türü bulunan g, k, l sesleri için birer harf yeterli görülmüştür. Lâtin harflerini kullanan yabancı milletlerin yazı sistemlerinde, büyük i harfi noktasız yazılır. Ibsen, Illinois, Indiana, Innsbruck, Ionesco, Iowa, Istrati gibi. Türk imlâ kurallarında da yabancı isimlerde büyük i harfinin noktasız yazılısı benimsenmiştir. Sözlük, dizin ve ansiklopedilerde bu tür isimler noktasız yazılır; ancak, bu isimler i sırasında yer alır. Yabancı alfabelerde kullanılan q, w, x harfleri; sözlük, dizin ve ansiklopedilerde ... p, q, r ... ...v, w, x, y sırasına göre yer alır. Türk alfabesindeki harflerin sıra sayıları, adları, kitap ve el yazısı biçimleri ile kodları aşağıda belirtilmiştir: NOKTA ( . ) 1. Cümlenin sonuna konur: Türk Dil Kurumu, 1932 yılında kurulmuştur. Saatler geçtikçe yollara daha mahzun bir ıssızlık çöküyordu. (Reşat Nuri Güntekin) 2. Bazı kısaltmaların sonuna konur: Alb. (albay), Dr. (doktor), Yrd. Doç. (yardımcı doçent), Prof. (profesör), Cad. (cadde), Sok. (sokak), s. (sayfa), sf. (sıfat), vb. (ve başkası, ve benzeri, ve bunun gibi), Alm. (Almanca), Ar. (Arapça), İng. (İngilizce). 3. Sayılardan sonra sıra bildirmek için konur: 3. (üçüncü), 15. (on beşinci); II. Mehmet, XIV. Louis, XV. yüzyıl; 2. Cadde, 20. Sokak, 4. Levent. UYARI: Arka arkaya sıralandıkları için virgülle veya çizgiyle ayrılan rakamlardan yalnızca sonuncu rakamdan sonra nokta konur: 3, 4 ve 7. maddeler; XII – XIV. yüzyıllar arasında. 4. Bir yazının maddelerini gösteren rakam veya harflerden sonra konur: I. 1. A. a. II. 2. B. b. 5. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: 29.5.1453, 29.X.1923. Tarihlerde ay adları yazıyla da yazılabilir. Bu durumda ay adların­dan önce ve sonra nokta kullanılmaz: 29 Mayıs 1453, 29 Ekim 1923. 6. Saat ve dakika gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: Tren 09.15'te kalktı. Toplantı 13.00’te başladı. Tören 17.30'da, hükûmet daireleri kapandıktan yarım saat sonra başlayacaktır. (Tarık Buğra) 7. Bibliyografik künyelerin sonuna konur: Agâh Sırrı Levend, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri, TDK Yayınları, Ankara, 1960. 8. Beş ve beşten çok rakamlı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve araya nokta konur: 326.197, 49.750.812, 28.434.250.310.500. 9. Matematikte çarpma işareti yerine kullanılır: 4.5=20 VİRGÜL ( , ) 1. Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur: Fırtınadan, soğuktan, karanlıktan ve biraz da korkudan sonra bu sı­cak, aydınlık ve sevimli odanın havasında erir gibi oldum. (Halide Edip Adıvar) Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller Dillenmiş ağızlarda tutuk dilli gönüller (Faruk Nafiz Çamlıbel) Zindana atılan mahkûmlar gibi titreşerek, haykırarak geri geri kaçmaya uğraşıyorduk. (Hüseyin Rahmi Gürpınar) 2. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur: Bir varmış, bir yokmuş. Umduk, bekledik, düşündük. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Fakat yol otomobillere yasak olduğundan o da herkes gibi tramvaya biner, kimse kendisine dikkat etmez. (Falih Rıfkı Atay) 3. Cümlede özel olarak vurgulanması gereken ögelerden sonra konur: Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktainazardan istifade ederiz. (Mustafa Kemal Atatürk) 4. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan ögeleri belirtmek için konur: Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi, koltuğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) 5. Cümle içinde ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için konur: Şimdi, efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım. (Mustafa Kemal Atatürk) 6. Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler arasına konur: Akşam, yine akşam, yine akşam, Göllerde bu dem bir kamış olsam! (Ahmet Haşim) Kopar sonbahar tellerinden Derinden, derinden, derinden Biten yazla başlar keder musikisi (Yahya Kemal Beyatlı) 7. Tırnak içinde olmayan aktarma cümlelerinden sonra konur: Datça'ya yarın gideceğim, dedi. Şehirde ilk önce hükûmet doktoruyla karşılaştım. – Bugünlerde başımı kaşımaya vakit bulamıyorum, dedi. (Reşat Nuri Güntekin) 8. Konuşma çizgisinden önce konur: Bahçe kapısını açtı. Sermet Bey’e, – Bu anahtar köşkü de açar, dedi. (Ömer Seyfettin) 9. Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul ve teşvik bildiren hayır, yok, evet, peki, pekâlâ, tamam, olur, hayhay, başüstüne, öyle, haydi, elbette gibi kelimelerden sonra konur: Peki, gideriz. Olur, ben de size katılırım. Hayhay, memnun oluruz. Haydi, geç kalıyoruz. Evet, kırk seneden beri Türkçe merhale merhale Türkleşiyor. (Yahya Kemal Beyatlı) 10. Bir kelimenin kendisinden sonra gelen kelime veya kelime gruplarıyla yapı ve anlam bakımından bağlantısı olmadığını göstermek ve anlam karışıklığını önlemek için kullanılır: Bu, tek gözlü, genç fakat ihtiyar görünen bir adamcağızdır. (Halit Ziya Uşaklıgil) Bu gece, eğlenceleri içlerine sinmedi. (Reşat Nuri Güntekin) 11. Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur: Efendiler, bilirsiniz ki hayat demek, mücadele, müsademe demektir. (Mustafa Kemal Atatürk) Sayın Başkan, Sevgili Kardeşim, Değerli Arkadaşım, 12. Sayıların yazılışında, kesirleri ayırmak için konur: 38,6 (otuz se­kiz tam, onda altı), 25,33 (yirmi beş tam, yüzde otuz üç), 0,45 (sıfır tam, yüzde kırk beş). 13. Bibliyografik künyelerde yazar, eser, basımevi vb. maddelerden sonra konur: Falih Rıfkı Atay, Tuna Kıyıları, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1938. Yazarın soyadı önce yazılmışsa soyadından sonra da virgül konur: Ergin, Muharrem, Dede Korkut Kitabı, Ankara, 1958. UYARI: Metin içinde ve, veya, yahut bağlaçlarından önce de sonra da virgül konmaz: Nihat sabaha kadar uyuyamadı ve şafak sökerken Faik'e bol teşek­kürlerle dolu bir kâğıt bırakarak iki gün evvelki cephe dönüşü kıyafeti ile sokağa fırladı. (Peyami Safa) Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül! (Yahya Kemal Beyatlı) UYARI: Metin içinde tekrarlı bağlaçlardan önce ve sonra virgül konmaz: Hem gider hem ağlar. Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli. (Atasözü) Gerek nesirde gerek nazımda yeni bir söyleyişe ulaşılmıştır. Siz ister inanın ister inanmayın, bir gün bile durmam. Ne kız verir ne dünürü küstürür. UYARI: Cümlede pekiştirme ve bağlama görevinde kullanılan da / de bağlacından sonra virgül konmaz: İmlamız, lisanımız düzelince lisanımız da kafamız düzelince düzelecek, çünkü o da ancak onlar kadar bozuktur, fazla değil! (Yahya Kemal Beyatlı) UYARI: Metin içinde -ınca / -ince anlamında zarf-fiil görevinde kullanılan mı / mi ekinden sonra virgül konmaz: Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense. (Orhan Kemal ) Öyle zekiler vardır, konuştular mı ağızlarından bal akıyor sanırsın. (Attila İlhan) UYARI: Şart ekinden sonra virgül konmaz: Tenha köşelerde ağız ağıza konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen susuyorlardı. (Reşat Nuri Güntekin) Gör gözlerinle de aklın yatarsa anlatıver millete. (Tarık Buğra) UYARI: Metin içinde zarf-fiil ekleriyle oluşturulmuş kelimelerden sonra virgül konmaz: Cumaları bahçede buluştukça kıza kendisinin adi bir mektep talebesi olmadığını anlatmaya çalışıyordu. (Halide Edip Adıvar) Şimdiye dek, ben kendimi bildim bileli kimse Değirmenoluk köyünden kaçıp da başka köyde çobanlık, yanaşmalık etmedi. (Yaşar Kemal) Meydanlığa varmadan bir iki defa İsmail kendisini gördü mü diye kahveye baktı. (Necati Cumalı) Ancak yemekte bir karara varıp arkadaşına dikkatli dikkatli bakarak konuştu. (Samim Kocagöz) NOKTALI VİRGÜL ( ; ) 1. Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur: Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir. Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; İstanbul, Bakü. 2. Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur: Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum. At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır. İKİ NOKTA ( : ) 1. Kendisinden sonra örnek verilecek cümlenin sonuna konur: Yeni harfler alındıktan sonra eski yazı ile bir tek kelime bile yazmayan iki kişi görmüşümdür: Atatürk ve İnönü! (Falih Rıfkı Atay) – Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda? Ziraatçı sayar: – Yulaf, pancar, zerzevat, tütün... (Falih Rıfkı Atay) 2. Kendisinden sonra açıklama yapılacak cümlenin sonuna konur: Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi: Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. (Mustafa Kemal Atatürk) Kendimi takdim edeyim: Meclis kâtiplerindenim. (Falih Rıfkı Atay) Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük; Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Yahya Kemal Beyatlı) 3. Ses biliminde uzun ünlüyü göstermek için kullanılır: a:ile, ka:til, usu:le, i:cat. 4. Edebî eserlerdeki karşılıklı konuşmalarda, konuşan kişinin adından sonra konur: Bilge Kağan: Türklerim, işitin! Üstten gök çökmedikçe alttan yer delinmedikçe ülkenizi, törenizi kim bozabilir sizin? (A. Turan Oflazoğlu) 5. Genel Ağ adreslerinde kullanılır: http://tdk.org.tr 6. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır: 56:8=7, 100:2=50 ÜÇ NOKTA ( ... ) 1. Tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur: Ne çare ki çirkinliği hemencecik ve herkes tarafından görülüveriyordu da, bu yanı... (Tarık Buğra) 2. Kaba sayıldığı için veya bir başka sebepten ötürü açıklanmak istenmeyen kelime ve bölümlerin yerine konur: Kılavuzu karga olanın burnu b...tan çıkmaz. Arabacı B...'a yaklaştığını söylüyor, ikide bir fırsat bularak arabanın içine doğru başını çeviriyordu. (Ahmet Hamdi Tanpınar) 3. Alıntılarda; başta, ortada ve sonda alınmayan kelime ve bölümlerin yerine konur: ... derken şehrin öte başından boğuk boğuk sesler gelmeye başladı... (Tarık Buğra) 4. Sözün bir yerde kesilerek geri kalan bölümün okuyucunun hayal dünyasına bırakıldığını göstermek veya ifadeye güç katmak için konur: Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz! (Faruk Nafiz Çamlıbel) Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktainazardan istifade ederiz. O noktainazar şudur: Türk milletini, medeni cihanda, layık olduğu mevkiye isat etmek ve Türk cumhuriyetini sarsılmaz temelleri üzerinde, her gün, daha ziyade takviye etmek... (Mustafa Kemal Atatürk) 5. Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için konur: Gölgeler yaklaştılar. Bir adım kalınca onu kıyafetinden tanıdılar: — Koca Ali... Koca Ali, be!.. (Ömer Seyfettin) 6. Karşılıklı konuşmalarda, yeterli olmayan, eksik bırakılan cevaplarda kullanılır: — Yabancı yok! — Kimsin? — Ali... — Hangi Ali? — ... — Sen misin, Ali usta? — Benim!.. — Ne arıyorsun bu vakit buralarda? — Hiç... — Nasıl hiç? Suya çekicini mi düşürdün yoksa !.. — !.. (Ömer Seyfettin) UYARI: Üç nokta yerine iki veya daha çok nokta kullanılmaz. SORU İŞARETİ ( ? ) 1. Soru bildiren cümle veya sözlerin sonuna konur: Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı? (Faruk Nafiz Çamlıbel) Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? (Ahmet Haşim) Atatürk bana sordu: — Yeni yazıyı tatbik etmek için ne düşündünüz? (Falih Rıfkı Atay) Soru eki ve soru kelimesi kullanılmadan ezgili söyleyişlerde soru işareti kullanılır: Gümrükteki memur başını kaldırdı: — Adınız? 2. Bilinmeyen, kesin olmayan veya şüpheyle karşılanan yer, tarih vb. durumlar için kullanılır: Yunus Emre (1240?-1320), (Doğum yeri: ?). Türk halk felsefesinin, Türk nükteciliğinin ve mizah dehasının bü­yük mümessili Nasreddin Hoca da (Hâce Nasirüddin) bu asırda yaşa­mıştır (1208 ?-1284). Ankara'dan Konya'ya 1,5 (?) saatte gitmiş. 1496 (?) yılında doğan Fuzuli ... UYARI : mı / mi eki -ınca / -ince anlamında zarf-fiil işleviyle kullanıldığında soru işareti konmaz: Akşam oldu mu sürüler döner. Hava karardı mı eve gideriz. Bahar gelip de nehir çağıl çağıl kabarmaya başlamaz mı içimi geri kalmış bir saat huzursuzluğu kaplardı. (Haldun Taner) UYARI : Soru ifadesi taşıyan sıralı ve bağlı cümlelerde soru işareti en sona konur: Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı? Üsküdar'dan mı, Hisar'dan mı, Kavaklar'dan mı? (Yahya Kemal Beyatlı) ÜNLEM İŞARETİ ( ! ) 1. Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi duyguları anlatan cümlelerin sonuna konur: Ne mutlu Türk’üm diyene! (Mustafa Kemal Atatürk) Hava ne kadar da sıcak! Aşk olsun! Ne kadar akıllı adamlar var! 2. Seslenme, hitap ve uyarı sözlerinden sonra konur: Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri! (Mustafa Kemal Atatürk) Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle! (Yahya Kemal Beyatlı) Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın Bu toprak bir devrin battığı yerdir. (Necmettin Halil Onan) UYARI: Ünlem işareti, seslenme ve hitap sözlerinden hemen sonra konulabileceği gibi cümlenin sonuna da konabilir: Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz! (Faruk Nafiz Çamlıbel) 3. Alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırılmak istenen sözden hemen sonra yay ayraç içinde ünlem işareti kullanılır: İsteseymiş bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş (!). Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor. UYARI: Ünlemden sonra üç nokta yerine iki nokta konulması yeterlidir. Gök ekini biçer gibi!.. Başaklar daha dolmadan. (Tarık Buğra) KISA ÇİZGİ ( - ) 1. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur: Soğuktan mı titriyordum, yoksa heyecandan, üzüntüden mi bil- mem. 2. Ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için kullanılır: Küçük bir sürü -dört inekle birkaç koyun- köye giren geniş yolun ağzında durmuştu. (Ömer Seyfettin) 3. Dil bilgisinde kökleri ve ekleri ayırmak için konur: al-ış, dur-ak, gör-gü-süz-lük. 4. Fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır: al-, dur-, gör-, ver-; başar-, kana-, okut-, taşla-, yazdır-. 5. Eklerin başına konur: -ak, -den, -ış, -lık. 6. Heceleri göstermek için kullanılır: a-raş-tır-ma, bi-le-zik, du-ruş-ma, ku-yum-cu-luk, prog-ram, ya-zar-lık. 7. Kelimeler arasında “-den...-a, ve, ile, ila, arasında” anlamlarını vermek için kullanılır: Türkçe-Fransızca Sözlük, Türk-Alman ilişkileri, 09.30-10.30 8. Matematikte çıkarma işareti olarak kullanılır: 50-20=30 UZUN ÇİZGİ (—) Yazıda satır başına alınan konuşmaları göstermek için kullanılır. Buna konuşma çizgisi de denir. Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu: “Hancı dedim bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?” Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende, Dedi: — Hana sağ indi, ölü çıktı geçende! (Faruk Nafiz Çamlıbel) Oyunlarda uzun çizgi, konuşanın adından sonra da konabilir: Sıtkı Bey — Kaleyi kurtarmak için daha güzel bir çare var. Gerçekten ölecek adam ister. İslam Bey — Ben daha ölmedim. (Namık Kemal) UYARI : Konuşmalar, tırnak içinde verildiğinde uzun çizgi kullanılmaz. EĞİK ÇİZGİ ( / ) 1. Yan yana yazılması gereken durumlarda mısraların arasına konur: Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak / O benim milletimin yıldızıdır parlayacak / O benimdir o benim milletimindir ancak. (Mehmet Akif Ersoy) 2. Adres yazarken apartman numarası ile daire numarası arasına ve semt ile şehir arasına konur: Altay Sokağı, Nu.: 21/6 Kurtuluş / ANKARA 3. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: 18/11/1969, 15/IX/1994. 4. Dil bilgisinde eklerin farklı biçimlerini göstermek için kullanılır: -a/-e, -an /-en, -lık /-lik, -madan /-meden. 5. Genel Ağ adreslerinde kullanılır: http://tdk.gov.tr 6. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır: 70/2=35 TERS EĞİK ÇİZGİ ( \ ) Bilgisayar yazılımlarında art arda gelen dizinleri birbirinden ayırt etmek için kullanılır: C:\Dos>MD \Oyun TIRNAK İŞARETİ ( “ ” ) 1. Başka bir kimseden veya yazıdan olduğu gibi aktarılan sözler tırnak içine alınır: Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin ön cephesinde Atatürk'ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” vecizesi yer almaktadır. UYARI : Tırnak içindeki alıntının sonunda bulunan işaret (nokta, soru işareti, ünlem işareti vb.) tırnak içinde kalır: Akıl yaşta değil baştadır.” atasözü yüzyılların tecrübesinden süzülüp gelen bir gerçeği ifade etmiyor mu? (Yahya Kemal Beyatlı) UYARI : Uzun alıntılarda her paragraf ayrı ayrı tırnak içine alınır. 2. Özel olarak belirtilmek istenen sözler tırnak içine alınır: Yeni bir “barış taarruzu” başladı. 3. Cümle içerisinde kitapların ve yazıların adları ve başlıkları tırnak içine alınır: Yahya Kemal'in bazı şiirleri “Kendi Gök Kubbemiz” adı altında çıktı. (Ahmet Hamdi Tanpınar) UYARI: Cümle içerisinde özel olarak belirtilmek istenen sözler, kitapların ve yazıların adları ve başlıkları tırnak içine alınmaksızın koyu yazılarak veya eğik yazıyla (italik) dizilerek de gösterilebilir: Höyük sözü Anadolu'da tepe olarak geçer. Cahit Sıtkı'nın Şairin Ölümü şiirini Yahya Kemal çok sevmişti. (Ahmet Hamdi Tanpınar) UYARI : Tırnak içine alınan sözlerden sonra kesme işareti kulla­nılmaz: Yahya Kemal’in “Aziz İstanbul”unu okudunuz mu? 4. Bibliyografik künyelerde makale adları tırnak içinde verilir. TEK TIRNAK İŞARETİ ( ‘ ’ ) Tırnak içinde verilen ve yeniden tırnağa alınması gereken bir sözü belirtmek için kullanılır: Edebiyat öğretmeni “Şiirler içinde ‘Han Duvarları’ gibisi var mı?” dedi ve Faruk Nafiz’in bu güzel şiirini okumaya başladı. DENDEN İŞARETİ (") Bir yazıdaki maddelerin sıralanmasında veya bir çizelgede alt alta gelen aynı sözlerin, söz gruplarının ve sayıların tekrar yazılmasını önlemek için kullanılır: a. Etken fiil b. Edilgen " YAY AYRAÇ ( ( ) ) 1. Cümlenin yapısıyla doğrudan doğruya ilgili olmayan açıklamalar için kullanılır: Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz. (Nurullah Ataç) UYARI: Yay ayraç içinde bulunan ve yargı bildiren anlatımlar sonuna uygun noktalama işareti konulur. UYARI : Hakkında açıklama yapılan söze ait ek, ayraç kapandıktan sonra yazılır: Yunus Emre (1240?- 1320)'nin... 2. Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda konuşanın hareketlerini, durumunu açıklamak ve göstermek için kullanılır: İhtiyar – (Yavaş yavaş Kaymakama yaklaşır.) Ne oluyor beyefendi? Allah rızası için bana da anlatın... (Reşat Nuri Güntekin) 3. Alıntıların aktarıldığı eseri veya yazarı göstermek için kullanılır: Cihanın tarihi, vatanı uğrunda senin kadar uğraşan, kanını döken bir millet daha gösteremez. Senin kadar kimse kendi vatanına sahip olmaya hak kazanmamıştır. Bu vatan ya senindir, ya kimsenin. (Ahmet Hikmet Müftüoğlu) 4. Alıntılarda, başta, ortada ve sonda alınmayan kelime ve bölümlerin yerine konulan üç nokta, yay ayraç içine alınabilir. 5. Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak için kullanılan ünlem işareti yay ayraç içine alınır. 6. Bir bilginin şüpheyle karşılandığını veya kesin olmadığını gös­termek için kullanılan soru işareti yay ayraç içine alınır. 7. Bir yazının maddelerini gösteren sayı ve harflerden sonra kapama ayracı konur: I) 1) A) a) KÖŞELİ AYRAÇ ( [ ] ) 1. Ayraç içinde ayraç kullanılması gereken durumlarda yay ayraçtan önce köşeli ayraç kullanılır: Halikarnas Balıkçısı [Cevat Şakir Kabaağaçlı (1886-1973)] en güzel eserlerini Bodrum'da yazmıştır. 2. Bibliyografik künyelere ilişkin bazı ayrıntıları göstermek için kullanılır: Reşat Nuri [Güntekin], Çalıkuşu, Dersaadet, 1922. Server Bedi [Peyami Safa] KESME İŞARETİ ( ' ) 1. Aşağıda sıralanan özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır: a. Kişi adları, soyadları ve takma adlar: Atatürk’üm, Fatih Sultan Mehmet’e, Muhibbi’nin, Gül Baba’ya, Sultan Ana’nın, Yurdakul’dan, Kâzım Karabekir’i, Yunus Emre’yi, Ziya Gökalp’tan, Refik Halit Karay’mış, Ahmet Cevat Emre’dir, Namık Kemal’se. UYARI : Sonunda p, ç, t, k ünsüzlerinden biri bulunan Ahmet, Çelik, Çiçek, Halit, Mehmet, Mesut, Murat, Özbek, Recep, Yiğit, Bosna-Hersek, Gaziantep, Kerkük, Sinop, Tokat, Zonguldak gibi özel adlara ünlüyle başlayan ek getirildiğinde kesme işaretine rağmen Ahmedi, Çeliği, Çiçeği, Halidi, Mehmedi, Mesudu, Muradı, Özbeği, Recebi, Yiğidi, Bosna-Herseği, Gaziantebi, Kerküğü, Sinobu, Tokadı, Zonguldağı biçiminde son ses yumuşatılarak söylenir. UYARI: Özel adlar için yay ayraç içinde bir açıklama yapıldığında kesme işareti yay ayraçtan sonra konur: Yunus Emre (1240?-1320)'nin, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)'nin. Ancak cins isimler için yapılan açıklamalarda yay ayraçtan sonra doğal olarak kesme işaretine gerek yoktur: İmek fiili (ek fiil)nin geniş zamanı şahıs ekleriyle çekilir. UYARI : Özel adlar yerine kullanılan "o" zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz ve kendisinden sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrılmaz. b. Millet, boy, oymak adları: Türk’üm, Alman’sınız, İngiliz’den, Rus’muş, Oğuz’un, Kazak’a, Kırgız’ım, Özbek’e, Karakeçili’nin, Hacımusalı’ya. c. Devlet adları: Türkiye Cumhuriyeti’ni, Osmanlı Devleti’ndeki, Amerika Birleşik Devletleri’ne, Azerbaycan Cumhuriyeti’nden. ç. Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar: Allah’ın, Tanrı’ya, Cebrail’den, Zeus’u. d. Kıta, deniz, nehir, göl, dağ, boğaz, geçit, yayla; ülke, bölge, il, ilçe, köy, semt, bulvar, cadde, sokak vb. coğrafyayla ilgili yer adları: Asya’nın, Marmara Denizi’nden, Akdeniz’i, Meriç Nehri’ne, Van Gölü’ne, Ağrı Dağı’nın, Çanakkale Boğazı’nın, Zigana Geçidi’nden, Uzunyayla’ya, UYARI: Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğu zaman ekten önce kesme işareti kullanılır: Hisar’dan, Boğaz’dan. e. Gök bilimiyle ilgili adlar: Jüpiter’den, Venüs’ü, Halley’in, Merih’e, Büyükayı’da, Samanyolu’nda. f. Saray, köşk, han, kale, köprü, anıt vb. adları: Dolmabahçe Sarayı’nın, Çankaya Köşkü’ne, Sait Halim Paşa Yalısı’ndan, Ankara Kalesi’nden, Horozlu Han’ın, Galata Köprüsü’nün, Bilge Kağan Abidesi’nde, Çanakkale Şehitleri Anıtı’na. g. Kitap, dergi, gazete ve sanat eseri (tablo, heykel, müzik vb.) adları: Nutuk’ta, Safahat’tan, Kiralık Konak’ta, Sinekli Bakkal’ı, Hürriyet’te, Resmî Gazete’de, Onuncu Yıl Marşı’nı, Yunus Emre Oratoryosu’nu, Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’nü. ğ. Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge ve genelge adları: Millî Eğitim Temel Kanunu’na, Medeni Kanun’un, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği’nin. UYARI: Belli bir kanun, tüzük, yönetmelik kastedildiğinde büyük harfle yazılan kanun, tüzük, yönetmelik sözlerinin ek alması durumunda kesme işareti kullanılır: Bu Kanun’un 17. maddesinin c bendi... Yukarıda adı geçen Yönetmelik’in 2’nci maddesine göre... vb. h. Hayvanlara verilen özel adlar: Sarıkız’ın, Karabaş’a, Pamuk’u, Minnoş’tan. UYARI: Kurum, kuruluş, kurul ve iş yeri adlarına gelen ekler kesmeyle ayrılmaz: Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumundan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanlığına, UYARI : Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz: Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe, Müslümanlık, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Hristiyanlıktan, Atatürkçülüğün. 2. Kişi adlarından sonra gelen saygı sözlerine getirilen ekleri ayırmak için konur: Nihat Bey’e, Ayşe Hanım’dan, Mahmut Efendi’ye, Enver Paşa’ya vb. UYARI: Unvanlardan sonra gelen ekler kesmeyle ayrılmaz: Cumhurbaşkanınca, Başbakanca, Türk Dil Kurumu Başkanına göre vb. 3. Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur: TBMM'nin, TDK'nin, BM'de, ABD'de, TV'ye. UYARI : Sonunda nokta bulunan kısaltmalarla üs işaretli kısaltmalar kesmeyle ayrılmaz. Bu tür kısaltmalarda ek noktadan ve üs işaretinden sonra, kelimenin ve üs işaretinin okunuşuna uygun olarak yazılır: vb.leri, Alm.dan, İng.yi; cm³e (santimetre küpe), m²ye (metre kareye), 64ten (altı üssü dörtten). 4. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur: 1985'te, 8'inci madde, 2'nci kat; 7,65’lik, 9,65’lik. 5. Şiirde seslerin ölçü dolayısıyla düştüğünü göstermek için kesme işareti kullanılır: Bir ok attım karlı dağın ardına Düştü n'ola sevdiğimin yurduna (Karacaoğlan) 6. Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konur: a'dan z'ye kadar, b'nin m'ye dönüşmesi, Türkçede -lık'la yapılmış sözler. KESMELİ YAZILIŞ 1. Türkçenin ses düzeni gereğince iki ünlü arasındaki ünsüzler kendilerinden önce gelen ünlüyle değil kendilerinden sonra gelen ünlüyle hece kurarlar: a−ra−ba−cı, o−ku−lu−muz, se−vi−ne−cek−ler, ta−sı−na−bi−lir 2. Ancak içlerinde Arapçaya özgü gırtlak ünsüzü (ayın ve hemze) bulunan bazı alıntı kelimelerde, bu durumdaki ünsüzlerin kendilerinden önceki ünlüyle hece kurdukları da görülür: cüz−î, hal−etmek, is−ar, iz−an, kıt−a, kur−a, Kur−an, mel−un, mer−i, meş−ale, meş−um, nez−etmek, sun−î, vak−a, vüs−at Bu kelimeler, yazılışta kesmeyle gösterilir: cüz'î, hal'etmek, is'ar, iz'an, kıt'a, kur'a, Kur'an, mel'un, mer'i, meş'ale, meş'um, nez'etmek, sun'î, vak'a, vüs'at 3. Bu yapıda olup da tamamen Türkçenin ses düzenine uymuş, çok sık kullanılan ve kesmesiz okunduğunda yadırganmayan kelimelerde kesme kullanılmaz: defa, defetmek, heyet, menetmek, mesele, neşe, neşet, sanat. 4. Arapçadan alınmış bazı sözlerde gırtlak ünsüzü kelimenin sonunda bulunur. Bu durumda gırtlak ünsüzü söyleyiş bakımından tamamen erimiş durumdadır: cüz, def, hal, kat, men Ancak bu kelimeler iyelik ekleriyle kullanıldığı takdirde, kelimeyle iyelik eki arasına kesme konur: cüz'ü, def'i, hal'i, kat'ı, men'i, nev'i, tab'ı, vaz'ı. 5. Sonunda gırtlak ünsüzü bulunan kelimeler iyelik ekini −ı, −i biçiminde alırlar: bayi−i, cami−i, mâni−i, memba−ı, mısra−ı, sanayi−i. Ancak cami ve mâni sözlerinde iyelik eki, −si biçiminde de gelebilir: cami−si, mâni−si. Bu tür kelimeler yönelme ve yükleme hâli eklerini (−e, −i) alınca, araya y sesi girebileceği gibi y'siz de yazılabilir: bayi−ye, cami−ye, memba−ya, mevzu−ya, mısra−ya; bayi−yi, cami−yi, memba−yı, mevzu−yu, mısra−yı; bayi−e, cami−e, memba−a, mevzu−a, mısra−a; bayi−i, cami−i, memba−ı, mevzu−u, mısra−ı Uyarı : Bayi, cami, sanayi gibi kelimeler yalın hâlde iken tek i ile yazılır. 6. Türkçede satır sonunda kelimeler bölünebilir, fakat heceler bölünemez. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna kısa çizgi (−) konur. Burasını ilk defa görüyormuş gibi duvarlara, perdelere, möblelere, eş− yalara bakıyor, hayret ediyordu. 7. Bitisik yazılan kelimelerde de bu kurala uyulur: baş− öğretmen değil, başöğret− men 8. Ayırmada satır sonunda ve satır basında tek harf bırakılmaz: a− raba degil, ara− ba 9. Kesme işareti satır sonuna geldiği zaman yalnız kesme işareti kullanılır; ayrıca çizgi kullanılmaz. Edirne' nin... 10. Rakamların satır sonuna gelmesi durumunda da yalnız kesme işareti kullanılır: 1996' da... 11. Gırtlak ünsüzü için kesme kullanılan kelimelerde kesmeli heceler satır sonuna getirilmez: meş'− aleyi degil, meş'a− leyi; 12. Özgün imlâsıyla yazılan yabancı kelimeler, satır sonunda kendi dillerinin kurallarına göre bölünür. Yabancı dillerde kullanılan ve tek sesi karşılayan ch, sh, sch, cz, sz gibi harfler satır sonunda birbirinden ayrılmaz. BÜYÜK HARFLERİN KULLANILDIĞI YERLER Büyük harflerin kullanıldığı yerler aşağıda sıralanmıştır: A. Cümle büyük harfle başlar: Ak akçe kara gün içindir. Cümle içinde tırnak veya yay ayraç içine alınan cümleler büyük harfle başlar ve sonlarına uygun noktalama işareti (nokta, soru, ünlem) konur: Atatürk, "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!" diyor. Ancak iki çizgi arasındaki açıklama cümleleri büyük harfle başlamaz: Bir zamanlar -bu zamanlar çok da uzak değildir, bundan on, on iki yıl önce- Türk saltanatının maddi sınırları uçsuz bucaksız denilecek kadar genişti. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) İki noktadan sonra gelen cümleler büyük harfle başlar: Menfaat sandalyeye benzer: Başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan yükseltir. (Cenap Şahabettin) Ancak iki noktadan sonra cümle niteliğinde olmayan örnekler sıralandığında bu örnekler büyük harfle başlamaz: Bu eskiliği siz de çok evde görmüşsünüzdür: duvarlarda çiviler, çivi yerleri, lekeler... (Memduh Şevket Esendal) UYARI: Rakamla başlayan cümlelerde rakamdan sonra gelen kelime büyük harfle başlamaz: 2005 yılında Türk Dil Kurumunun 73. yılını kutladık. UYARI: Örnek niteliğindeki kelimelerle başlayan cümlede de ilk harf büyük yazılır: "Banka, bütçe, devlet, fındık, kanepe, menekşe, şemsiye" gibi yüzlerce kelime, kökenleri yabancı olmakla birlikte artık dilimizin malı olmuştur. "Et-, ol-" fiilleri, dilimizde en sık kullanılan yardımcı fiillerdir. B. Dizeler genellikle büyük harfle başlar: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi; Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. (Muhibbi) Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik; Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik. (Yahya Kemal Beyatlı) C. Özel adlar büyük harfle başlar: 1. Kişi adlarıyla soyadları büyük harfle başlar: Kanuni Sultan Süleyman Takma adlar da büyük harfle başlar: Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman), Demirtaş (Ziya Gökalp), Tarhan (Ömer Seyfettin), Deli Ozan (Faruk Nafiz Çamlıbel), Server Bedi (Peyami Safa), İrfan Kudret (Cahit Sıtkı Tarancı), Mehmet Ali Sel (Orhan Veli Kanık). 2. Kişi adlarından önce ve sonra gelen saygı sözleri, unvanlar, lakaplar, meslek ve rütbe adları büyük harfle başlar: Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Kaymakam Erol Bey, Sayın Prof. Dr. Hasan Eren, Hamdi Bey, Mustafa Efendi, Zeynep Hanım, Bay Ali Çiçekçi, Deli İbrahim, Avcı Mehmet, Nişancı Mehmet Paşa, Deli Petro. Akrabalık bildiren kelimeler büyük harfle başlamaz: Tülay abla, Ayşe teyze, Fatma nine, Kemal dayı, Saim amca, Ali enişte. Akrabalık bildiren kelimeler başa geldiğinde lakap yerine kullanıldığı için büyük harfle başlar: Nene Hatun, Baba Gündüz, Dayı Kemal, Hala Sultan. Bazı tarihî ve menkıbevi şahsiyetlerde ise akrabalık bildiren kelime sonda olduğu hâlde unvan değeri kazandığı ve özel ada dâhil olduğu için büyük harfle yazılır: Gül Baba, Susuz Dede, Adile Hala, Gülsüm Bacı, Sultan Ana. Resmî yazılarda saygı bildiren sözlerden sonra gelen ve makam, mevki, unvan bildiren kelimeler de büyük harfle başlar: Sayın Bakan, Sayın Başkan, Sayın Rektör, Hitap kelimeleri de büyük harfle başlar: Sevgili Kardeşim, Aziz Dostum, Değerli Arkadaşım, 3. Hayvanlara verilen özel adlar büyük harfle başlar: Sarıkız, Fino, Karabaş, Pamuk, Minnoş, Tekir. 4. Millet, boy, oymak adları büyük harfle başlar: Türk, Alman, Oğuz, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar; Karakeçili, Hacımusalı. 5. Dil ve lehçe adları büyük harfle başlar: Türkçe, Arapça; Oğuzca, Kazakça, Kırgızca, Özbekçe, Tatarca. 6. Devlet adları büyük harfle başlar: Türkiye Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri, Suudi Arabistan, Azerbaycan Cumhuriyeti. 7. Din ve mezhep adları ile bunların mensuplarını bildiren sözler büyük harfle başlar: Müslümanlık, Müslüman; Budizm, Budist; Hanefilik, Hanefi; Malikilik, Maliki; Protestanlık, Protestan; Katoliklik, Katolik. 8. Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar büyük harfle başlar: Tanrı, Allah, Cebrail, Zeus, Oziris, Kibele. Ancak tanrı kelimesi özel ad olarak kullanılmadığında küçük harfle başlar: Eski Yunan tanrıları. Bazı dinî terimlerin küçük harfle başlaması gelenekleşmiştir: cennet, cehennem, uçmak, tamu, peygamber, sırat köprüsü. 9. Gezegen ve yıldız adları büyük harfle başlar: Merkür, Neptün, Plüton, Halley, Dünya, Güneş, Ay vb. UYARI: Dünya, güneş, ay kelimeleri gezegen anlamı dışında kullanıldığında küçük harfle başlar. 10. Yer adları (kıta, bölge, il, ilçe, köy, semt, cadde, sokak, semt vb.) büyük harfle başlar: Asya, Avrupa, Afrika, Amerika; İç Anadolu, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Yakın Doğu; Ankara, İstanbul, Taşkent, Bağdat, Ziya Gökalp Caddesi; Sankiyedim Sokağı, Asmalımescit Sokağı. UYARI: Doğu ve batı sözleri yön bildirdiğinde küçük olarak yazılır: Bursa’nın doğusu. Bu sözler düşünce, hayat tarzı, politika vb. anlamlar bildirdiğinde ise büyük olarak yazılır: Batı medeniyeti, Doğu mistisizmi vb. Yer adlarında ilk isimden sonra gelen deniz, nehir, göl, dağ, boğaz vb. tür bildiren ikinci isimler büyük harfle başlar: Ağrı Dağı, Aral Gölü, Çanakkale Boğazı, Dicle Irmağı, Ege Denizi, Erciyes Dağı, Fırat Nehri, Tuna Nehri, Van Gölü, Zigana Geçidi, Süveyş Kanalı. UYARI: Özel ada dâhil olmayıp tamlama kuran şehir, il, ilçe, bucak, belde, köy vb. sözler küçük harfle başlar: Konya ili, Etimesgut ilçesi, Taflan köyü vb. Mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak adlarında geçen mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak kelimeleri büyük harfle başlar: Gazi Osmanpaşa Mahallesi, Yıldız Mahallesi, Yunus Emre Mahallesi, Karaköy Meydanı, Zafer Meydanı, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı, Ziya Gökalp Bulvarı, Nene Hatun Caddesi, Cemal Nadir Sokağı, Fevzi Çakmak Sokağı, İnkılap Sokağı, Reşat Nuri Sokağı, Türk Ocağı Sokağı. UYARI: Yer bildiren özel isimlerde de kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğu zaman, kelime başında büyük harf kullanılır: Hisar’dan, Boğaz’dan, Bulvar’dan. 11. Saray, köşk, han, kale, köprü, anıt vb. yapı adlarının bütün ke­limeleri büyük harfle başlar: Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, İshakpaşa Sarayı, Çankaya Köşkü, Horozlu Han, Ankara Kalesi, Alanya Kalesi, Galata Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Mostar Köprüsü, Beyazıt Kulesi, Zafer Abidesi, Bilge Kağan Anıtı. 12. Kurum, kuruluş ve kurul adlarının her kelimesi büyük harfle başlar: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Dil Kurumu, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Devlet Malzeme Ofisi, Millî Kütüphane 13. Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge adlarının her kelimesi büyük harfle başlar: Medeni Kanun, Borçlar Hukuku (kanun), Atatürk Uluslararası Barış Ödülü Tüzüğü, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği. UYARI: Kurum, kuruluş, kurul, merkez, bakanlık, üniversite, fakülte, bölüm, kanun, tüzük, yönetmelik vb.ni bildiren kelimeler, belli bir kurum vb. kastedildiğinde büyük harfle başlar: Bu yıl Meclis, yeni döneme erken başlayacaktır. Son aylarda Kurum, yazım konusunda yoğun bir çalışma içine girmiştir. 2876 sayılı Kanun bu yıl yeniden gözden geçiriliyor. Bu madde Yönetmelik’in 4’üncü maddesine aykırı düşmektedir. 14. Kitap, dergi, gazete ve sanat eserlerinin (tablo, heykel, müzik) her kelimesi büyük harfle başlar: Nutuk, Safahat, Kendi Gök Kubbemiz, Anadolu Notları, Sinekli Bakkal; Türk Dili, Türk Kültürü, Varlık; Resmî Gazete, Hürriyet, Milliyet, Türkiye, Yeni Yüzyıl, Yeni Asır; Saraydan Kız Kaçırma, Onuncu Yıl Marşı. UYARI: Özel ada dâhil olmayan gazete, dergi, tablo vb. sözler büyük harfle başlamaz: Milliyet gazetesi, Türk Dili dergisi, Halı Dokuyan Kızlar tab­losu. UYARI: Büyük harflerin kullanıldığı yerlerde bulunan ve, ile, ya, veya, yahut, ki, da, de sözleriyle mı, mi, mu, mü soru eki küçük harfle yazılır: Mai ve Siyah, Suç ve Ceza, Leyla ile Mecnun, Turfanda mı, Turfa mı? Diyorlar ki, Dünyaya İkinci Geliş yahut Sır İçinde Esrar, Ya Devlet Başa ya Kuzgun Leşe, Ben de Yazdım. 15. Millî ve dinî bayramlarla bayram niteliği kazanmış günlerin adları büyük harfle başlar: 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, Nevruz Bayramı, Anneler Günü, Hıdırellez. Kurultay, bilgi şöleni, açık oturum vb. toplantıların adlarında her kelime büyük harfle başlar: V. Uluslararası Türk Dili Kurultayı, Manas Bilgi Şöleni. 16. Tarihî olay, çağ ve dönem adları büyük harfle başlar: Kurtuluş Savaşı, Millî Mücadele, Cilalı Taş Devri, İlk Çağ, Yükselme Devri, Millî Edebiyat Dönemi, Servetifünun Dönemi, Tanzimat Dönemi. UYARI: Tarihî dönem bildirmeyip tür veya tarz bildiren terimler küçük harfle başlar: divan şiiri, divan edebiyatı, halk şiiri, halk edebiyatı, eski Türk edebiyatı, Türk dili, Türk sanat müziği, Türk halk müziği, tekke edebiyatı. 17. Özel adlardan türetilen bütün kelimeler büyük harfle başlar: Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe, Türkolog, Türkoloji, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Asyalılık, Darvinci, Konyalı, Bursalı. UYARI: Özel ad kendi anlamı dışında yeni bir anlam kazanmışsa büyük harfle başlamaz: acem (Türk müziğinde bir perde), hicaz (Türk müziğinde bir makam), nihavent (Türk müziğinde bir makam), acemi (tecrübesiz), amper (elektrik akımında şiddet birimi), jul (fizikte iş birimi), allahlık (saf, zararsız kimse), donkişotluk (gereği yokken kahra­manlık göstermeye kalkışmak). UYARI: Para birimleri büyük harfle başlamaz: avro, dinar, dolar, lira, yeni kuruş, liret. UYARI: Özel adlar yerine kullanılan "o" zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz. UYARI: Müzikte kullanılan makam ve tür adları büyük harfle başlamaz: acemaşiran, acembuselik, bayati, hicazkâr, türkü, varsağı, bayatı. 18. Yer, millet ve kişi adlarıyla kurulan birleşik kelimelerde özel adlar büyük harfle başlar: Antep fıstığı, Brüksel lahanası, Frenk gömleği, Hindistan cevizi, İngiliz anahtarı, Japon gülü, Maraş dondurması, Van kedisi. Ç. Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adları büyük harfle başlar: 29 Mayıs 1453 Salı günü, 29 Ekim 1923, 28 Aralık 1982'de göreve başladı. Lale festivali 25 Haziranda başlayacak. Belirli bir tarihi belirtmeyen ay ve gün adları küçük harfle başlar: Okullar genellikle eylülün ikinci haftasında öğretime başlar. Yürütme Kurulu toplantılarını perşembe günleri yaparız. D. Levhalar ve açıklama yazıları büyük harfle başlar: Giriş, Çıkış, Müdür, Vezne, Başkan, Doktor, Otobüs Durağı, Dolmuş Durağı, Şehirler Arası Telefon, III. Kat, IV. Sınıf, I. Blok. E. Bilim dallarında kullanılan terimlerin büyük harfle yazılışı, ilgili dallardaki uygulamaya bağlıdır: Canis canis, Carduelis carduelis, Ardea alba, Populus alba, Prunus domestica, Pinus silvestris. F. Kitap, bildiri, makale vb.nde ana başlıkta bulunan kelimelerin tamamı, alt başlıkta bulunan kelimelerin ise yalnızca ilk harfleri büyük olarak yazılır. G. Kitap, dergi vb.nde bulunan resim, çizelge, tablo vb.nin altında yer alan açıklayıcı yazılar büyük harfle başlar. BİRLEŞİK KELİMELERİN YAZILIŞI belirtisiz isim tamlamaları sıfat tamlamaları isnat grupları birleşik fiiller ikilemeler kısaltma grupları kalıplaşmış çekimli fiillerden oluşan ifadeler yeni bir kavramı karşıladıklarında birleşik kelime olurlar:


yer çekimi hanımeli ses bilgisi beyaz peynir açıkgöz toplu iğne eli açık sırtı pek söz etmek zikretmek hasta olmak gelebilmek yazadurmak alıvermek çoluk çocuk çıtçıt altüst başüstüne günaydın sağ ol ateşkes külbastı


Birleşik kelimeler belirli kurallar çerçevesinde bitişik veya ayrı olarak yazılır. BİTİŞİK YAZILAN BİRLEŞİK KELİMELER Birleşik kelimeler aşağıdaki durumlarda bitişik yazılırlar: 1. Ses düşmesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır:


kaynana (< kayın ana) kaynata (< kayın ata) nasıl (< ne asıl) niçin (< ne için) pazartesi (< pazar ertesi) sütlaç (< sütlü aş) birbiri (< biri biri).


2. et- ve ol- yardımcı fiilleriyle birleşirken ses düşmesine veya ses türemesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır:


emretmek (<emir etmek) kaybolmak (<kayıp olmak) haletmek (<hal’ etmek=tahttan indirmek) menolunmak (<men’ olunmak) affetmek (<af etmek), reddetmek (<ret etmek).


UYARI : Sadece söyleyişte tonlulaşma biçiminde ses değişmesine uğrayanlar ayrı yazılır: azat etmek, hamt etmek, izaç etmek, iktisap etmek. (Bu örneklerde tonluluk söyleyişte belirtilir.) 3. Kelimelerden her ikisi veya ikincisi, birleşme sırasında benzetme yoluyla anlam değişmesine uğradığında bu tür birleşik kelimeler bitişik yazılır. a. Bitki adları: aslanağzı, civanperçemi, keçiboynuzu, kuşburnu, turnagagası, açıkağız, akkuyruk (çay), alabaş, altınbaş (kavun), altıparmak (palamut), beşbıyık (muşmula), acemborusu, çobançantası, gelinfeneri, karnıkara (börülce), kuşyemi, şeytanarabası, venüsçarığı, yılanyastığı, akşamsefası, camgüzeli, çadıru­şağı, gecesefası, ayşekadın (fasulye), hafızali (üzüm), havvaanaeli, meryemanaeldiveni. b. Hayvan adları: danaburnu (böcek), akbaş (kuş), alabacak (at), bağrıkara (kuş), beş­parmak (deniz hayvanı), beşpençe (deniz hayvanı), çakırkanat (ördek), elmabaş (tepeli dalgıç), kababurun (balık), kamçıkuyruk (koyun), kamışkulak (at), karabaş, karagöz (balık), karafatma (böcek), kızılkanat (balık), sarıkuyruk (balık), yeşilbaş (ördek), sazkayası (balık), sırtıkara (balık), şeytaniğnesi, yalıçapkını (kuş), bozbakkal (kuş), bozyürük (yılan), karadul (örümcek), sarısabır (bitki). c. Hastalık adları: itdirseği (arpacık), delibaş, karabacak, karataban. ç. Alet ve eşya adları: balıkgözü (halka), deveboynu (boru), domuzayağı (çubuk), domuztır­nağı (kanca), horozayağı (burgu), kargaburnu (alet), keçitırnağı (oyma kalemi), kedigözü (lamba), leylekgagası (alet), sıçankuyruğu (törpü), baltabaş (gemi) gagaburun (gemi), kancabaş (kayık), adayavrusu (tekne). d. Biçim adları: ayıbacağı (yelken biçimi), balıksırtı (desen), civankaşı (nakış), eşeksırtı (çatı biçimi), kazkanadı (oyun), kırlangıçkuyruğu (işaret), koçboynuzu (işaret), köpekkuyruğu (spor), sıçandişi (dikiş), balgümeci (dikiş), beşikörtüsü (çatı biçimi), turnageçidi (fırtına). e. Yiyecek adları: dilberdudağı (tatlı), hanımgöbeği (tatlı), hanımparmağı (tatlı), kadınbudu (köfte), kadıngöbeği (tatlı), kargabeyni (yemek), kedidili (bisküvi), tavukgöğsü (tatlı), vezirparmağı (tatlı), bülbülyuvası (tatlı), kuşlokumu (kurabiye), alinazik (kebap). f. Oyun adları: beştaş, dokuztaş, üçtaş. g. Gök cisimlerinin adları: Altıkardeş (yıldız kümesi), Arıkovanı (yıldız kümesi), Büyükayı (yıldız kümesi), Demirkazık (yıldız), Küçükayı (yıldız kümesi), Kervankıran (yıldız), Samanyolu (yıldız kümesi), Yedikardeş (yıldız kümesi). ğ. Renk adları: baklaçiçeği, balköpüğü, camgöbeği, devetüyü, fildişi, gülkurusu, kavuniçi, narçiçeği, ördekbaşı, ördekgagası, tavşanağzı, tavşankanı, turnagözü, vapurdumanı, vişneçürüğü, yavruağzı. 4. -a, -e, -ı, -i, -u, -ü zarf-fiil ekleriyle bilmek, vermek, kalmak, durmak, gelmek, görmek ve yazmak fiilleriyle yapılan tasvirî fiiller bitişik yazılır: alabildiğine, düşünebilmek, yapabilmek; uyuyakalmak; gidedurmak, yazadurmak; çıkagelmek, olagelmek, süregelmek; düşeyazmak, öleyazmak; alıvermek, gelivermek, gülüvermek, uçuvermek; düşmeyegör, ölmeyegör. 5. Bir veya iki ögesi emir kipiyle kurulan kalıplaşmış birleşik keli­meler bitişik yazılır: alaşağı, albeni, ateşkes, çalçene, çalyaka, dönbaba, gelberi, incitmebeni, rastgele, sallabaş, sallasırt, sıkboğaz, unutmabeni; çekyat, geçgeç, kaçgöç, kapkaç, örtbas, seçal, veryansın, yapboz, yazboz tahtası. 6. -an/-en, -r/-ar/-er/-ır/-ir, -maz/-mez ve -mış/-miş sıfat-fiil eklerinin kalıplaşmasıyla oluşan birleşik kelimeler bitişik yazılır: ağaçkakan, alaybozan, cankurtaran, çöpçatan, dalgakıran, demirkapan, etyaran, filizkıran, gökdelen, oyunbozan, saçkıran, yelkovan, yolgeçen; akımtoplar, altıpatlar, barışsever, basınçölçer, betonkarar, bilgisayar, çoksatar, dilsever, füzeatar, özezer, pürüzalır, uçaksavar, yurtsever; baştanımaz, değerbilmez, etyemez, hacıyatmaz, kadirbilmez, karıncaezmez, kuşkonmaz, külyutmaz, tanrıtanımaz, varyemez; çokbilmiş, güngörmüş. 7. İkinci kelimesi -dı (-di / -du / -dü, -tı / -ti / -tu / -tü) kalıplaşmış belirli geçmiş zaman ekleriyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: albastı, ciğerdeldi, çıtkırıldım, dalbastı, fırdöndü, gecekondu, gündöndü, hünkârbeğendi, imambayıldı, karyağdı, külbastı, mirasyedi, papazkaçtı, serdengeçti, şıpsevdi, zıpçıktı. 8. Her iki kelimesi de -dı (-di / -du / -dü, -tı / -ti / -tu / -tü) belirli geçmiş zaman veya -r /-ar /-er geniş zaman eklerini almış ve kalıplaşmış bulunan birleşik kelimeler bitişik yazılır: dedikodu, kaptıkaçtı, oldubitti, uçtuuçtu (oyun); biçerbağlar, biçerdöver, göçerkonar, kazaratar, konargöçer, okuryazar, uyurgezer, yanardöner, yüzergezer. Aynı yapıda olan çakaralmaz kelimesi de bitişik yazılır. 9. Somut olarak yer bildirmeyen alt, üst ve üzeri sözlerinin sona getirilmesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: ayakaltı, bilinçaltı, gözaltı (gözetim), şuuraltı; akşamüstü, akşamüzeri, ayaküstü, ayaküzeri, bayramüstü, gerçeküstü, ikindiüstü, olağanüstü, öğleüstü, öğleüzeri, suçüstü, yüzüstü. 10. İki veya daha çok kelimenin birleşmesinden oluşmuş kişi adları, soyadları ve lakaplar bitişik yazılır: Alper, Aydoğdu, Birol, Gülnihal, Gülseren, Gündoğdu, Şenol, Varol; Abasıyanık, Adıvar, Atatürk, Gökalp, Güntekin, İnönü, Karaosmanoğlu, Tanpınar, Yurdakul; Boynueğri Mehmet Paşa, Tepedelenli Ali Paşa, Yirmisekiz Çelebi Mehmet, Yedisekiz Hasan Paşa. 11. İki veya daha çok kelimeden oluşmuş Türkçe yer adları bitişik yazılır: Çanakkale, Gümüşhane; Acıpayam, Pınarbaşı, Şebinkarahisar; Beşiktaş, Kabataş. Şehir, kent, köy, mahalle, dağ, tepe, deniz, göl, ırmak, su vb. kelimelerle kurulmuş sıfat tamlaması ve belirtisiz isim tamlaması kalıbındaki yer adları bitişik yazılır: Akşehir, Eskişehir, Suşehri, Yenişehir; Atakent, Batıkent, Konutkent, Korukent, Çengelköy, Sarıyer, Yenimahalle; Karabağ, Karadağ, Uludağ; Kocatepe, Tınaztepe; Akdeniz, Karadeniz, Kızıldeniz; Acıgöl; Kızılırmak, Yeşilırmak; İncesu, Karasu, Sarısu, Akçay. 12. Kişi adları ve unvanlarından oluşmuş mahalle, meydan, köy vb. yer ve kuruluş adlarında unvan kelimesi sonda ise, gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır: Abidinpaşa, Bayrampaşa, Davutpaşa, Ertuğrulgazi, Kemalpaşa (ilçesi); Necatibey (Caddesi), Mustafabey (Caddesi). 13. Ara yönleri belirten kelimeler bitişik yazılır: güneybatı, güneydoğu, kuzeybatı, kuzeydoğu. 14. Bunlardan başka dilimize her iki ögesi de asıl anlamını koruduğu hâlde yaygın bir biçimde gelenekleşmiş olarak bitişik yazılan kelimeler de vardır: a. Baş sözüyle oluşturulan sıfat tamlamaları: başağırlık, başbakan, başçavuş, başeser, başfiyat, başhekim, başhemşire, başkahraman, başkarakter, başkent, başkomutan, başköşe, başmüfettiş, başöğretmen, başparmak, başpehlivan, başrol, başsavcı, başşehir, başyazar. b. Bir topluluğun yöneticisi anlamındaki başı sözüyle oluşturulan belirtisiz isim tamlamaları: aşçıbaşı, binbaşı, çarkçıbaşı, çeribaşı, ele­başı, mehterbaşı, onbaşı, ustabaşı, yüzbaşı. c. Oğlu, kızı sözleri: çapanoğlu, eloğlu, hinoğluhin, elkızı. ç. Ağa, bey, efendi, hanım, nine vb. sözlerle kurulan birleşik kelimeler: ağababa, ağabey, beyefendi, efendibaba, hanımanne, hanımefendi, hacıağa, hıyarağalık, kadınine, paşababa. d. Biraz, birkaç, birkaçı, birtakım, birçok, birçoğu, hiçbir, hiçbiri, herhangi belirsizlik sıfat ve zamirleri de gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır. 15. Ev kelimesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: aşevi, bakımevi, basımevi, doğumevi, gözlemevi, huzurevi, konukevi, orduevi, öğretmenevi, polisevi, yayınevi. 16. Hane, name, zade kelimeleriyle oluşturulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: çayhane, dershane, kahvehane, yazıhane; beyanname, kanunname, seyahatname, siyasetname; amcazade, dayızade, teyzezade. UYARI: Eczahane, hastahane, pastahane, postahane sözleri kullanımdaki yaygınlık dolayısıyla eczane, hastane, pastane, postane biçiminde yazılmaktadır. 17. Farsça kurala göre oluşturulan isim ve sıfat tamlamaları ile kalıplaşmış biçimler bitişik yazılır: cürmümeşhut, darıdünya, ehlibeyit, ehvenişer, erkânıharp, fecrisadık, gayrimenkul, gayrimeşru, hüsnükuruntu, hüsnüniyet, suikast, hamdüsena, hercümerç. 18. Arapça kurala göre oluşturulan tamlamalar ve kalıplaşmış biçimler bitişik yazılır: aliyyülâlâ, ceffelkalem, darülaceze, darülfünun, daüssıla, fevkalade, fevkalbeşer, hıfzıssıhha, hüvelbaki, şeyhülislam, tahtelbahir, tahteşşuur; âlemşümul, cihanşümul, aleykümselam, Allahualem, bismillah, fenafillah, fisebilillah, hafazanallah, inşallah, maşallah, velhasıl, velhasılıkelam. 19. Müzik makam adları bitişik yazılır: acembuselik, hisarbuselik, muhayyerkürdi. Bir sıfatla oluşturulan usul adlarında sıfat ayrı yazılır: ağır aksak, yürük aksak, yürük semai. 20. Kanunda bitişik geçen veya bitişik olarak tescil ettirilmiş olan kuruluş adları bitişik yazılır: İçişleri, Dışişleri, Genelkurmay, Yükseköğretim. AYRI YAZILAN BİRLEŞİK KELİMELER etmek eylemek olmak kılmak edilmek olunmak kılınmak 1. yardımcı fiilleriyle kurulan birleşik fiiller herhangi bir ses düşmesine veya türemesine uğramazsa ayrı yazılır: alt etmek, arz etmek, azat etmek, boş olmak, dans etmek, el etmek, göç etmek, ilan etmek, kabul etmek, kul etmek, kul olmak, not etmek, oyun etmek, sağ olmak, söz etmek, terk etmek, var olmak, yok etmek, yok olmak. 2. Birleşme sırasında kelimelerinden hiçbiri veya ikinci kelimesi anlam değişikliğine uğramayan birleşik kelimeler ayrı yazılır. a. Hayvan türlerinden birinin adıyla kurulanlar: ada balığı, ateş balığı, dil balığı, fulya balığı, kedi balığı, kılıç balığı, köpek balığı, ton balığı, yılan balığı; acı balık, bıyıklı balık, dikenli balık. ardıç kuşu, arı kuşu, çalı kuşu, deve kuşu, muhabbet kuşu, saka kuşu, tarla kuşu, yağmur kuşu; alıcı kuş, boğmaklı kuş, makaralı kuş. ağustos böceği, ateş böceği, cırcır böceği, hamam böceği, ipek böceği, uçuç böceği, uğur böceği; ağılı bö­cek, çalgıcı böcek, sümüklü böcek. at sineği, et sineği, meyve sineği, sığır sineği, su sineği, uyuz sineği. deniz yılanı, ok yılanı, su yılanı; Ankara keçisi, dağ keçisi, yaban keçisi; fındık faresi, tarla faresi; dağ sıçanı, tarla sıçanı; Beç tavuğu, dağ tavuğu; Amerika tavşanı, yaban tav­şanı; kaya örümceği, şeytan örümceği; bal arısı, yaban arısı; Pekin ördeği, yaban ördeği; Ankara kedisi, Van kedisi; Afrika domuzu, yaban domuzu. b. Bitki türlerinden birinin adıyla kurulanlar: ayrık otu, beşparmak otu, çörek otu, eğrelti otu, güzelavrat otu, kelebek otu, ökse otu, pisipisi otu, taşkıran otu, yüksük otu; acı ot, sütlü ot. ateş çiçeği, çuha çiçeği, güzelhatun çiçeği, ipek çiçeği, küpe çiçeği, lavanta çiçeği, mum çiçeği, yayla çiçeği, yıldız çiçeği; ölmez çiçek. avize ağacı, ban ağacı, dantel ağacı, kâğıt ağacı, mantar ağacı, mercan ağacı, öd ağacı, pelesenk ağacı, süt ağacı, tespih ağacı; kör ağaç. altın kökü, boya kökü, eğir kökü, helvacı kökü, meyan kökü; ek kök, saçak kök, yumru kök. dağ elması, yer elması; çalı dikeni, deve dikeni; köpek üzümü, kuş üzümü; çakal armudu, dağ armudu; at kestanesi, kuzu kestanesi; can eriği, gövem eriği; kuzu mantarı, yer mantarı; su ka­mışı, şeker kamışı; dağ nanesi, taş nanesi; ayı gülü, Japon gülü; Antep fıstığı, çam fıstığı; sırık fasulyesi, soya fasulyesi; Amerika bademi, taş bademi; Afrika menek­şesi, deniz menekşesi; Japon sarma­şığı, kuzu sarmaşığı; Hint incir, kavak inciri; armut kurusu, kayısı ku­rusu; su sarımsağı, şeker pancarı. kuru fasulye, kuru incir, kuru soğan, kuru üzüm. UYARI : çiçek dışında anlamlar taşıyan baklaçiçeği (renk), narçiçeği (renk), suçiçeği (hastalık); ot dışında anlamlar taşıyan ağızotu (barut), sıçanotu (arsenik); ses düşmesine uğramış olan çöreotu ve yaygın bir biçimde gelenekleşmiş olan semizotu, dereotu bitişik yazılır. c. Nesne, eşya ve alet adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler: alçı taşı, bileği taşı, çakmak taşı, damla taşı, Hacıbektaş taşı, kireç taşı, lüle taşı, Oltu taşı, sünger taşı, yılan taşı; buzul taş, damla taş, dikili taş, kayağan taş, yaprak taş. arap sabunu, el sabunu; kahve değirmeni, yel değirmeni; kahve dolabı, su dolabı; oturma odası; duvar saati, kol saati; duvar takvimi, masa takvimi; yemek masası; itfaiye aracı, kurtarma aracı; masa örtüsü, yatak örtüsü; el kitabı, Frenk gömleği, İngiliz anahtarı, İngiliz si­cimi; alt geçit, tüp geçit, üst geçit, çekme demir, çekme kat, dolma kalem, dönme dolap, kesme kaya, toplu iğne, vurmalı çalgılar, vurmalı sazlar, yapma çiçek. afyon ruhu, katran ruhu, lokman ruhu, nane ruhu, tuz ruhu. ç. Yol ve ulaşımla ilgili birleşik kelimeler: Arnavut kaldırımı; çevre yolu, deniz yolu, hava yolu, kara yolu, keçi yolu; köprü yol. d. Durum, olgu ve olay bildiren sözlerden biriyle kurulan birleşik kelimeler: açık oturum, açık öğretim, ana dili, ay tutulması, baş ağrısı, baş belası, baş dönmesi, çıkış yolu, çözüm yolu, dil birliği, din birliği, güç birliği, iş birliği, iş bölümü, madde başı, ses uyumu, yer çekimi. e. Bilim ve bilgi sözleriyle kurulan birleşik kelimeler: anlam bilimi, dil bilimi, edebiyat bilimi, gök bilimi, halk bilimi, ruh bilimi, toplum bilimi, toprak bilimi, yer bilimi; dil bilgisi, halk bilgisi, ses bilgisi, şekil bilgisi. f. Yuvar ve küre sözleriyle kurulan birleşik kelimeler: göz yuvarı, hava yuvarı, ısı yuvarı, ışık yuvarı, renk yuvarı, yer yuvarı; hava küre, ışık küre, su küre, taş küre, yarı küre, yarım küre. g. Yiyecek, içecek adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler: bohça böreği, su böreği, talaş böreği; ba­dem yağı, çiçek yağı, kuyruk yağı; arpa suyu, maden suyu, meyve suyu; kaşar peyniri, tulum peyniri, beyaz peynir; burgu makarna, çubuk makarna, yüksük makarna; kakaolu kek, üzümlü kek; çiğ köfte, içli köfte; dolma biber, kesme şeker, süzme yoğurt, yarma şeftali; kuru yemiş. ğ. Gök cisimleri: Çoban Yıldızı, Kervan Yıldızı, Kutup Yıldızı, kuyruklu yıldız; gök taşı, hava taşı, meteor taşı. h. Organ veya organ yerine geçen sözlerden biriyle kurulan birleşik kelimeler: patlak göz, süzgün göz; aşık kemiği, bel kemiği, elmacık kemiği; serçe parmak, şehadet par­mağı, yüzük parmağı; azı dişi, köpek dişi, süt dişi; kuyruk sokumu, safra kesesi; çatma kaş, takma diş, takma kirpik, takma kol; ekşi surat, kepçe surat; gaga burun (kimse), karga burun, kepçe kulak, çakır pençe, demir yumruk, kuru kemik. ı. Benzetme yoluyla insanın bir niteliğini anlatmak üzere bitki, hayvan ve nesne adlarıyla kurulan birleşik kelimeler: çetin ceviz, çöpsüz üzüm; eski kurt, sarı çıyan, sağmal inek; ağır top, eksik etek, eski toprak, eski tüfek, kara maşa, sapsız balta. i. Zamanla ilgili birleşik kelimeler: bağ bozumu, gece yarısı, gün ortası, hafta başı, hafta sonu. 3. -r / -ar / -er, -maz / -mez ve -an / -en sıfat-fiil ekleriyle kurulan sıfat tamlaması yapısındaki birleşik kelimeler ayrı yazılır: bakar kör, çalar saat, çıkar yol, döner sermaye, güler yüz, koşar adım, yazar kasa, yeter sayı; çıkmaz sokak, geçmez akçe, görünmez kaza, ölmez çiçek, tükenmez kalem; akan yıldız, doyuran buhar, uçan daire. 4. Renk sözü veya renklerden birinin adıyla kurulmuş isim tamlaması yapısındaki renk adları ayrı yazılır: bal rengi, duman rengi, gümüş rengi, portakal rengi, saman rengi; ateş kırmızısı, boncuk mavisi, çivit mavisi, gece mavisi, limon sarısı, safra yeşili, süt kırı. 5. Rengin tonunu belirtmek üzere renkten önce kullanılan sıfatlar ayrı yazılır: açık mavi, açık yeşil, kara sarı, kirli sarı, koyu mavi, koyu yeşil. 6. Yer adlarında kullanılan batı, doğu, güney, kuzey, güneybatı, güneydoğu, kuzeybatı, kuzeydoğu, aşağı, orta, yukarı, iç, yakın, uzak kelimeleri ayrı yazılır: Doğu Anadolu, Batı Trakya, Orta Anadolu, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Orta Asya, Orta Doğu, Yakın Doğu, Güneybatı Anadolu, İç Asya, İç Anadolu, 7. Kişi adlarından oluşmuş mahalle, bulvar, cadde, sokak, ilçe, köy vb. yer ve kuruluş adlarında sondaki unvanlar hariç, şahıs adları ayrı yazılır: Yunus Emre Mahallesi; Gazi Mustafa Kemal Bulvarı; Ziya Gökalp Bulvarı; Nene Hatun Caddesi; Fevzi Çakmak Sokağı, Cemal Nadir Sokağı; Koca Mustafapaşa; Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi, Sultan Ahmet Camii, 8. Dış, iç, öte, sıra sözleriyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: ahlak dışı, çağ dışı, din dışı, kanun dışı, olağan dışı, yasa dışı; ceviz içi, hafta içi, yurt içi; fizik ötesi, kızıl ötesi, mor ötesi, sınır ötesi; aklı sıra, ardı sıra, peşi sıra, yanı sıra. 9. Somut olarak yer belirten alt ve üst sözleriyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: deri altı, su altı, toprak altı, yer altı (yüzey); arka üstü, baş üstü, böbrek üstü bezi, tepe üstü (trafikte). 10. Alt, üst, ana, ön, art, arka, yan, karşı, iç, dış, orta, büyük, küçük, sağ, sol, peşin, bir, iki, tek, çok, çift sözlerinin başa getirilmesiyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: alt yazı; üst kat, üst küme; ana bilim dalı, ana dili; ön söz, ön yargı; art damak, art niyet; arka teker; yan cümle, yan etki; karşı görüş, karşı oy; iç sa­vaş, iç tüzük; dış borç, dış hat; orta kulak, orta oyunu; büyük anne, büyük baba; küçük harf, küçük parmak; sağ açık, sağ bek; sol açık, sol bek; peşin fikir, peşin hüküm; bir gözeli, bir hücreli; iki anlamlı, iki eşeyli; tek eşli, tek hücreli; çok düzlemli, çok hücreli; çift ayaklılar, çift kanatlılar. ÜNLÜLERİN NİTELİKLERİ Türkçede sesler, ünlüler ve ünsüzler olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Ses yolunda bir engele çarpmadan çıkan sese ünlü denir. Türkçede sekiz ünlü vardır: a, e, ı, i, o, ö, u, ü Ünlüler şu biçimde sınıflandırılır: A. Dilin durumuna göre: 1. 1.Kalın ünlüler: a, ı, o, u 2. 2.İnce ünlüler: e, i, ö, ü B. Dudakların durumuna göre: 1. 1.Düz ünlüler: a, e, ı, i 2. 2.Yuvarlak ünlüler: o, ö, u, ü C. Ağzın açıklığına göre: 1. 1.Geniş ünlüler: a, e, o, ö 2. 2.Dar ünlüler: ı, i, u, ü Ünlülerin nitelikleri aşağıdaki çizelgede toplu olarak gösterilmiştir: Düz Yuvarlak Geniş Dar Geniş Dar Kalın a ı o u İnce e i ö ü ÜNLÜ DÜŞMESİ İkinci hecesinde dar ünlü bulunan iki heceli kelimeler ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında ikinci hecelerindeki dar ünlüler genellikle düşer:


ağız / ağzı alın / alnı bağır / bağra, bağrım beniz / benzi beyin / beynimiz boyun / boynu böğür / böğrüm burun / burnu geniz / genzi göğüs / göğsün gönül / gönlünüz karın / karnı oğul / oğlu çevir- / çevril- devir- / devril-.


ÜNSÜZLERİN NİTELİKLERİ Ses yolunda bir engele çarparak çıkan seslere ünsüz denir. Dilimizde yirmi bir ünsüz vardır. Bunlar: b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z. Ünsüzler ses tellerinin titreşime uğrayıp uğramamasına göre iki gruba ayrılır: 1. Ses tellerinin titreşmesiyle oluşan ünsüzlere tonlu (yumuşak) ünsüzler adı verilir: b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z. 2. Ses telleri titreşmeden oluşan ünsüzlere tonsuz (sert) ünsüzler denir: ç, f, h, k, p, s, ş, t. Kökeni Türkçe olan kelimelerin sonunda b, c, d, g ünsüzleri bulunmaz. Ancak, anlam farkını belirtmek üzere ad, od, sac gibi birkaç kelimenin yazılışında buna uyulmaz: ad (isim), at (binek hayvanı); od (ateş), ot (bitki); sac (yassı demir), saç (kıl). Dilimizdeki hac, şad, yâd gibi birkaç örnek dışında, alıntı ke­limelerde tonsuzlaşma kuralına uyulmuştur:


sebep (< sebeb) kitap (< kitab) bent (< bend) cilt (< cild) bant (< band) etüt (< etüd) metot (< metod) standart (< standard) ahenk (< aheng) hevenk (< aveng) renk (< reng)


Bu gibi alıntılar ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında kelime sonundaki tonsuz ünsüzler tonlulaşır:


sebep / sebebi kitap / kitabı bent / bendi cilt / cildi etüt / etüdü metot / metodu ahenk / ahengi hevenk / hevengi renk / rengi


UYARI : Bazı alıntı kelimelerde tonlulaşma (yumuşama) olmaz: ahlak / ahlakın, cumhuriyet / cumhuriyete, evrak / evrakı, hukuk / hukuku, ittifak / ittifaka, sepet / sepeti, tank / tankı, bank / bankı. Birden fazla heceli kelimelerin sonunda bulunan p, ç, t, k ünsüzleri ünlüyle başlayan bir ek aldığında tonlulaşarak b, c, d, ğ'ye dönü­şür:


kelep / kelebi ağaç / ağacı kazanç / kazancı geçit / geçidi kanat / kanadı başak / başağı bıçak / bıçağı çocuk / çocuğu dudak / dudağı durak / durağı uzak / uzağı


Tek heceli kelimelerin sonunda bulunan p, ç, t, k ünsüzleri ise iki ünlü arasında çoğunlukla korunur:


ak / akı at / atı ek / eki et / eti göç / göçü ip / ipi kaç / kaçıncı kök / kökü ok / oku ot / otu saç / saçı sap / sapı suç / suçu süt / sütü üç / üçü


Ancak, tek heceli olduğu hâlde sonundaki ünsüzü tonlulaşan kelimeler de vardır:


but / budu dip / dibi gök / göğü kap / kabı kurt / kurdu uç / ucu yurt / yurdu


ÜNSÜZ UYUMU VE ÜNSÜZ DÜŞMESİ Dilimizde tonsuz (sert) ünsüzle biten kelimelere gelen ekler tonsuz (sert) ünsüzle başlar:


aç-tı aş-çı bak-tım bas-kı çiçek-ten düş-kün geç-tim ipek-çi seç-kin seç-ti süt-çü.


(Y, V) ÜNSÜZ TÜREMESİ İki ünlünün yan yana bulunduğu bazı alıntı kelimelerde ünlüler arasında y, v sesleri türemiştir:


fiyat (< fiat) zayıf (< zaif) konservatuvar laboratuvar pisuvar repertuvar tretuvar tuval tuvalet


Buna karşılık birçok örnekte y, v türemesi görülmez: duayen, fail, faiz, fuar, fuaye, kuaför, kuartet, lâik, puan, suare. ÜNSÜZ DÜŞMESİ Arapçadan dilimize girmiş olan ve sonunda ikiz ünsüz bulunan kelimelerin yalın durumunda, ünsüzlerden biri düşer (ünsüz tekleşir):


hak (< hakk) his (< hiss) ret (< redd) zan (< zann) zem (< zemm).


Bu tür kelimelere ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde, düşen ünsüz ortaya çıkar:


hak hakka his hissimiz ret reddi zan zannımca zem zemmi


Öte yandan afv kelimesinde v düşmüş ve bu durum yazıya da geçmiştir: af (< afv) Ancak, kelime ünlüyle başlayan bir ek aldığı zaman f sesi ikizleşir: affa uğramak Alıntı kelimelerden ft, st ünsüz çiftleriyle bitenlerin bir kısmında t sesi söyleyişte düşme eğilimi göstermekle birlikte yazılışta korunur: çift, rast, serbest Farsçadan dilimize girmiş hane sözüyle yapılan birleşik kelimelerde ha hecesi korunmuştur: birahane, muayenehane, yazıhane; darphane, dökümhane, yatakhane Görüldüğü gibi kelime ünlüyle de ünsüzle de bitse ha hecesi korunmaktadır. Bazı örneklerde ise söyleyişte düşme eğilimi görülür. Yazıda birliğin sağlanabilmesi için bu tür örneklerde de ha hecesinin yazılması gerekir: dershane, eczahane, hastahane, pastahane, postahane Uyarı : Fransızcadan dilimize girmiş olan sürpriz kelimesinde söyleyişte de yazılışta da r ünsüzü korunur; kelimenin süpriz seklinde söylenmesi yanlıştır. N > M DEĞİŞMESİ Türkçede kullanılan bazı kelimelerdeki b ünsüzünden önce gelen n ünsüzü m'ye dönüşür:


saklambaç (< saklanbaç) dolambaç (< dolanbaç) ambar (< anbar) amber (< anber) cambaz (< canbaz) çember (< çenber) kümbet (< gunbed) memba (< menba) mümbit (< munbit) tambur (< tanbur)


Buna karşılık İstanbul, bin bir, binbaşı, onbaşı gibi kelimelerde söyleyişte m'ye doğru bir kayma olmasına rağmen yazıda n sesi korunur. A > I, E > İ DEĞİŞMESİ a, e ünlüsü ile biten fiillerin şimdiki zaman çekiminde, söyleyişte de yazılışta da a sesleri ı, u; e sesleri i, ü olur:


başlıyor, kanıyor, oynuyor doymuyor; izliyor diyor, gelmiyor, gözlüyor


Birden çok heceli olup a, e ünlüleri ile biten fiiller, ünlüyle başlayan ek aldıkları zaman bu fiillerdeki a, e ünlülerinde söyleyişte yaygın bir daralma (ı ve i'ye dönme) eğilimi görülür. Ancak, söyleyişteki ı, i sesleri yazıya geçirilmez:


başlayan, yasayacak atlayarak, saklayalı atmayalım, gelmeyen izlemeyecek, gitmeyerek gizleyeli, besleyelim


Buna karşılık tek heceli olan demek ve yemek fiillerinde, söyleyişteki i sesi yazıya da geçirilir:


diyen, diyerek, diyecek diyelim, diye; yiyen, yiyerek yiyecek, yiyelim, yiye, yiyince yiyip


Ancak deyince, deyip örneklerindeki e yazılışta korunur. İ > I DEĞİŞMESİ Dilimize Arapçadan girmiş bulunan kelimelerde kalın k'den sonra gelen i sesi, ı'ya döner ve ı ile yazılır:


inkılâp, inkıraz inkısam, inkıta, inkıyat


Uyarı: Hâkimiyet kelimesindeki k incedir. Dolayısıyla önündeki ünlü de i'dir. Hâkimiyet seklinde telâffuz edilmemelidir. U > Ü DEĞİŞMESİ "Kul" anlamına gelen Arapça abd kelimesiyle kurulmuş olan özel adlarda u sesi çoğunlukla ü'ye dönüşmüştür ve ü ile yazılır:


Abdülaziz, Abdülhamit Abdülkadir, Abdülkerim Abdülmecit, Abdürrahim Abdüsselâm.


Buna karşılık Abdullah, Abdurrahman gibi birkaç örnekte u korunmuştur. B > P DEĞİŞMESİ Alıntı kelimelerde s ünsüzünden sonra gelen b sesi ünsüz benzeşmesine uğrayarak p'ye dönüşür ve p ile yazılır:


ispat, kispet, müspet naspetmek, nispet, tespih tespit


Uyarı : s dışındaki tonsuzlardan sonra gelen b'ler p'ye dönmez: ikbal, makbul, takbih, tatbik, tesbih. C > Ç DEĞİŞMESİ Alıntı kelimelerde tonsuz (sert) ünsüzlerden önce gelen c, ç sesine dönüşür ve ç ile yazılır:


eçhel, içtihat, içtimaî içtinap, meçhul


Buna karşılık Arapçadan dilimize giren kelimelerde tonsuz (sert) ünsüzlerden sonra gelen c korunmuştur: mescit, tehcir, tescil, tesci D > T DEĞİŞMESİ Dilimize Farsçadan geçen −dar ekindeki d sesi tonsuz (sert) ünsüzlerden sonra ünsüz benzeşmesine uğrayarak t sesine dönüşmüştür:


emektar, minnettar, silâhtar, taraftar. Dilimize Arapçadan geçen miktar kelimesi ile Hayrettin, Seyfettin, Necmettin gibi özel adlarda da d sesi t'ye dönmüştür. Buna karşılık Arapçadan dilimize giren birçok kelimede tonsuz (sert) ünsüzlerden sonra gelen d korunmuştur: takdim, takdir, takdis, tasdik, tekdir. Alıntı kelimelerin hece sonlarında bulunan d sesi ise kendisinden sonra gelen tonsuz ünsüzlerin etkisinde kalarak t sesine dönüşür ve t ile yazılır: metfun, methal, methiye, tetkik. Ğ > V DEĞİŞMESİ Dilimizde değişik biçimlerde yazılan birtakım Türkçe kelimeler vardır:


döğmek, dövmek; göğermek, gövermek; oğmak, ovmak; öğmek, övmek; söğmek, sövmek. Dilimizde o, ö seslerinden sonra gelen ğ’lerin v’ye dönme eğilimi güçlüdür. Ortak söyleyişte v'li biçimler daha yaygın olmakla birlikte ğ’li biçimler de büsbütün ortadan kalkmış değildir. UZATMA VE İNCELTME 1. Kökeni Türkçe olan kelimelerde uzun ünlü yoktur. Uzun ünlü, Arapça ve Farsçadan Türkçeye giren kelimelerde görülür: sair (sa:ir), numune (numu:ne), iman (i:man). Bu örneklerde iki noktadan önceki harfin gösterdiği ses uzun ünlüdür ve uzun söylenir. Ancak, birçok kelimede uzun ünlü kısalmıştır: beyaz, hiç, rahat, ruh. Bu örneklerdeki koyu harflerle belirtilen sesler, alındıkları dilde uzun oldukları hâlde Türkçede kısa söylenir. 2. Uzun ünlülü kapalı hecelerle biten kelimeler ünlüyle başlayan ek aldıklarında veya yardımcı fiillerle birlikte kullanıldıklarında, açık hâle gelen hecenin ünlüsündeki uzunluk çoğunlukla yeniden ortaya çıkar: esas / esasen (esa:sen), esası (esa:sı); hayat / hayatı (haya:tı); kanun / kanunen (ka:nu:nen), kanunî (ka:nu:nî); ruh / ruhum (ru:hum), ruhanî (ru:ha:nî); usul / usulü (usu:lü); vicdan / vicdanen (vicda:nen), vicdanî (vicda:nî); ahbap olmak (ahba:b olmak), hitap etmek (hita:b etmek). Bazı örneklerde bu durumda da kısalma görülür: beyaz / beyazı, can / canım, Kemal / Kemal'i, kitap / kitaba, meydan / meydana, meydana gelmek. 3. Uzun ünlüler, belli durumlar dışında yazıda gösterilmez: adalet (ada:let), badem (ba:dem), beraber (bera:ber), idare (ida:re), ifade (ifa:de), işaret (işa:ret), kaide (ka:ide), numune (numu:ne), rica (rica:), sair (sa:ir), şive (şi:ve), şube (şu:be), vali (va:li), vefa (vefa:). 4. Arapçadan alınmış bazı kelimelerde, gırtlak ünsüzü, hecenin sonunda yer almaktadır. Bu tür kelimelerde gırtlak ünsüzü, Türkçe söyleyişten tamamen kalkmakta ve kendisinden önceki ünlünün uzamasına yol açmaktadır. Bu tür kelimelerde kesme kullanılmaz, sadece söz konusu ünlü uzun okunur: dava (da:va), mamur (ma:mur), mana (ma:na), memur (me:mur), resen (re:sen), tamim (ta:mim), tecil (te:cil), tediye (te:diye), tehir (te:hir), telif (te:lif), tesir (te:sir) 5. Ünlemlerde ünlemin şiddetini ve hecenin uzunluğunu ifade etmek üzere iki veya üç ünlü yan yana gelebilir: Oooh, aaah. Bu tür örneklerde ünlüler, ayrı ayrı değil uzun olarak telâffuz edilir. 6. Eski yazılı metinlerin yeni yazıya çevrilmesinde, eski metinlerden yapılan alıntılarda ve bilimsel çalışmalarda uzun ünlüler özel işaretlerle gösterilebilir. Düzeltme işareti: Düzeltme işaretinin (^) iki görevi vardır: Uzatma ve inceltme. Bu işaretin kullanılacağı yerler aşağıda gösterilmiştir: 1. Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan kelimeleri ayırt etmek için, okunuşları uzun olan ünlülerin üzerine düzeltme işareti konur: adem (yokluk), âdem (insan); adet (sayı), âdet (gelenek, alışkanlık); alem (bayrak), âlem (dünya, evren); alim (her şeyi bilici), âlim (bilgin); asık (ayak bileğindeki kemik), âşık (vurgun, tutkun); hakim (hikmet sahibi), hâkim (yargıç); hali (pazar yerini), hâli (durumu, vaziyeti); hala (babanın kız kardeşi), hâlâ (henüz); şura (şu yer), şûra (danışma kurulu). Yazılışları bir, işlevleri ve okunuşları farklı olan Arapça bi−, Farsça bî− ön eklerini birbirinden ayırt etmek için okunuşu uzun olan Farsça bî− ön ekinde düzeltme işareti kullanılır: bîçare (çaresiz), bîtaraf (tarafsız), bîvefa (vefasız); bihakkın (hakkı ile), bizatihi (kendiliğinden), bilumum (bütün, hepsi). Katil (< katl = öldürme) kelimesiyle karışma ihtimali olduğu hâlde katil (ka:til = öldüren) kelimesinin düzeltme işareti konmadan yazılması yaygınlaşmıştır. Bu yaygınlaşmada düzeltme işaretinin k'yi ince okutması endişesi etkili olmuştur. 2. Arapça ve Farsçadan dilimize giren birtakım kelime ve eklerde g, k, l ünsüzlerinin ince okunduğunu göstermek için, bu ünsüzlerden sonra gelen a ve u sesleri üzerine düzeltme işareti konur: dergâh, gâvur, ordugâh, tezgâh, yadigâr; dükkân, hikâye, kâfir, kâğıt, kâr, mahkûm, mekân, mezkûr, sükûn, sükût; ahlâk, billûr, evlât, felâket, hilâl, ilâç, ilân, ilâve, iflâs, ihtilâl, istiklâl, kelâm, lâkin, lâle, lâzım, mahlâs, selâm, sülâle, telâş, üslûp. Batı kökenli kelimelerde de l ünsüzünün ince okunduğunu göstermek için düzeltme işareti kullanılır: klâsik, lâhana, lâik, lâmba, Lâtin, melânkoli, plâk, plâj, plân, reklâm. Lâik sözünde l ince okunur, a uzatılmaz. Ses yansımalı kelimelerde de l ünsüzünün ince okunduğunu göstermek için düzeltme işareti kullanılır: lâpalâpa, lâp lâp, lâkırdı, lâppadak. 3. Nispet î'sini göstermek için düzeltme işareti kullanılır: ahlâkî, dâhilî, dünyevî, edebî, fikrî, haricî, iktisadî, insanî, medenî, sıhhî, siyasî. Böylece (Türk) askeri ve askerî (okul), (İslâm) dini ve dinî (bilgiler), (fizik) ilmi ve ilmî (tartışmalar), (Atatürk'ün) resmi ve resmî (kuruluşlar) gibi anlamları farklı kelimelerin karıştırılması önlenmiş olur. Söyleyişte kısalmış olan nispet î'lerine düzeltme işareti konmaz: çengi, çini, tiryaki, zenci; Kutsi, Necmi, Ruhi. Nispet î'si bazı Türkçe kelimelerde de kullanılır: altunî, bayatî, gümüşî, kurşunî. Bu örneklerde ikinci heceler de uzun söylenir. Türkü (< Türkî), varsağı (< Varsağî), Hüsnü, Lütfü, kırmızı gibi kelimelerde nispet î'si ünlü uyumlarına uymuştur. Nispet î'si alan kelimelere Türkçe ekler getirildiğinde düzeltme işareti olduğu gibi kalır: ciddîleşmek, ciddîlik, millîleştirmek, millîlik, resmîleştirmek, resmîlik. Sözlük, dizin ve ansiklopedilerde düzeltme işareti almamış olan kelimeler önce gelir. adet (sayı) âdet (gelenek, alışkanlık). BAZI KELİME VE EKLERİN YAZILIŞI da, de BAĞLAÇ OLAN da, de ’nin YAZILIŞI Bağlaç olan da, de ayrı yazılır. Kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar: Kızı da geldi gelini de. Durumu oğluna da bildirdi. Sen de mi kardeşim? Güç de olsa. Konuşur da konuşur. UYARI : Ayrı yazılan da, de hiçbir zaman ta, te biçiminde yazılmaz. UYARI : ya sözüyle birlikte kullanılan da mutlaka ayrı yazılır: ya da. UYARI : da, de bağlacını kendisinden önceki kelimeden kesme ile ayırmak yanlıştır: Ayşe de geldi (Ayşe'de geldi değil). UYARI : da, de bağlacının bulunma durumu eki olan -da, -de, -ta, -te ile hiçbir ilgisi yoktur. Bulunma durumu eki, getirildiği kelimeye bitişik yazılır:


devede (deve-de) kulak evde (ev-de) kalmak yolda (yol-da) kalmak ayakta (ayak-ta) durmak çantada (çanta-da) keklik İkide (iki-de) bir aynı sözü söyleyip durma Yurtta sulh, cihanda sulh. (Mustafa Kemal Atatürk)


ki BAĞLAÇ OLAN ki nin YAZILIŞI Bağlaç olan ki ayrı yazılır: demek ki, kaldı ki, bilmem ki. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin. Olmaz ki! Böyle de yatılmaz ki! (Orhan Veli Kanık) Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer. ki bağlacı, birkaç örnekte kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır: belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, sanki. Bu örneklerden çünkü sözünde ek aynı zamanda küçük ünlü uyumuna uymuştur. Şüphe ve pekiştirme göreviyle kullanılan ki sözü de ayrı yazılır: Babam geldi mi ki? Başbakan konuşacak mı ki? ne ... ne ... BAĞLAÇ OLAN ne ... ne ...’nin YAZILIŞI Bu bağlacın kullanıldığı cümlelerde fiil olumlu olmalıdır: Ne Fransa’da ne de Almanya’da aradığını bulabilmişti. Onlar ne arsız ne yılışkan ve yırtık gülmelidirler; ne de somurtmalıdırlar. (Refik Halit Karay) Ne ziraat ne ticaret için kâfi nüfus kaldı. (Falih Rıfkı Atay) mı, mi, mu, mü SORU EKİ mı, mi, mu, mü ‘nün YAZILIŞI Bu ek, gelenekleşmiş olarak ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumla­rına uyar: Kaldı mı? Sen de mi geldin? Olur mu? İnsanlık öldü mü? Soru ekinden sonra gelen ekler, bu eke bitişik olarak yazılır: Verecek misin? Okuyor muyuz? Çocuk muyum? Gelecek miydi? Güler misin, ağlar mısın? Bu ek, sorudan başka görevlerde kullanıldığında da ayrı yazılır: Güzel mi güzel! Yağmur yağdı mı dışarı çıkamayız. UYARI: Vazgeçmek birleşik fiili, mi soru ekiyle birlikte kullanıldığında iki ayrı biçimde yazılabilir: Vaz mı geçtin? Vazgeçtin mi? iken ’in YAZILIŞI İken, ayrı olarak yazılabildiği gibi kelimelere eklenerek de yazılabilir. Bu durumda başındaki i ünlüsü düşer. Getirildiği kelimenin ünlüleri kalın da olsa, bu ekin ünlüsü ince kalır:


okur-ken (< okur iken) yazar-ken (< yazar iken) çalışır-ken (< çalışır iken) uyur-ken (< uyur iken) başlar-ken (< başlar iken) durmuş-ken (< durmuş iken) olgun-ken (< olgun iken) durgun-ken (< durgun iken).


İken, ünlüyle biten kelimelere ek olarak getirildiğinde başındaki i ünlüsü düşer ve araya y ünsüzü girer: okulday-ken (< okulda iken) yolday-ken (< yolda iken). ile ile nin EK OLARAK YAZILIŞI ile, ayrı olarak yazılabildiği gibi kelimelere eklenerek de yazılabilir. Kelimelere eklenerek yazıldığında ünlü uyumlarına uyar. baltayla (balta ile), çevreyle (çevre ile), yapıyla (yapı ile), keçiyle (keçi ile), kuzuyla (kuzu ile), sürüyle (sürü ile) ile, ünsüzle biten kelimelere ek olarak getirildiğinde i ünlüsü düşer ve bitişik yazılır: bulut-la (bulut ile) çiçek-le (çiçek ile) kuş-la (kuş ile). ile, ünlüyle biten kelimelere ek olarak getirildiğinde başındaki i ünlüsü düşer ve araya y ünsüzü girer. Ek, ünlü uyumlarına uyar:


arkadaşı-y-la (arkadaşı ile) anası-y-la, (anası ile) çevre-y-le (çevre ile) sürü-y-le (sürü ile) yapı-y-la (yapı ile).


imek EK FİİL OLAN imek FİİLİ’NİN YAZILIŞI İmek fiili, ayrı yazıldığı zaman ünlü uyumlarına uymaz: kalır idim, durur idim, güzel idi, dargın imiş, Ancak, bugün daha çok ekleşmiş olarak kullanılmakta ve ünlü uyumlarına uymaktadır. Ünlüyle biten kelimelere eklendiğinde i ünlüsü düşer. Bu durumda araya y ünsüzü girer: ne-y-se (ne ise) sonuncu-y-du (sonuncu idi) yabancı-y-mış (yabancı imiş). Ünsüzle biten kelimelere eklendiğinde de i ünlüsü düşer: gelir-se (gelir ise) güzel-miş (güzel imiş) yorgun-du (yorgun idi). FİİL ÇEKİMİ İLE İLGİLİ YAZILIŞLAR Gelecek zaman ekinin ünlüleri ile zaman ekinden önceki ünlü, söyleyişe bakılmaksızın bütün şahıslarda a, e ile yazılır:


geleceğim gelmeyeceğim gelemeyeceğim geleceğiz gelmeyeceğiz gelemeyeceğiz gelmeyeceksin gelemeyeceksin alacağım almayacağım alamayacağım almayacaksın alamayacaksın başlayacağım


Teklik ve çokluk 1. kişi emir eklerinin ünlüsü ile ekten önceki ünlü, söyleyişe bakılmaksızın a, e ile yazılır: başlayayım, gelmeyeyim; başlayalım, gelmeyelim. İstek ekinden önce gelen ünlü, söyleyişe bakılmaksızın a, e ile yazılır: başlayasın, başlaya, başlayasınız, başlayalar; gelmeyesin, gelmeye, gelmeyesiniz, gelmeyeler. MASTAR EKLERİNİN YAZILIŞI -mak, -mek ile biten mastarlardan sonra -a, -e, -ı, -i eklerinden biri geldiğinde araya y ünsüzü girer: kazanmak-a > kazanma-y-a aldanmak-ı > aldanma-y-ı sevmek-e > sevme-y-e görmek-i > görme-y-i −ma, −me ile biten mastarlar −a, −e, −ı, −i ekleriyle genişletildiğinde araya y koruyucu ünsüzü girer: kazanma−y−a, aldanma−y−ı, okuma−y−a, yazma−y−ı, sevme−y−e, görme−y−i, gülme−y−e, silme−y−i −mak, −mek ile biten mastarlardan sonra −a, −e, −ı, −i eklerinden biri gelirse −k ünsüzü yumuşar: ... yazmağa (başladı). ... bildirmeğe (geldim) Ancak mastarlarda y'li yazılışa doğru güçlü bir eğilim vardır. OSMANLI TÜRKÇESİNDE SIK KULLANILAN EKLER alel~ : kelimenin başına eklenir; ‘x ile’, ‘x yoluyla’ anlamlarına gelir. alelacele, alelittifak bilâ~ : kelimenin başına eklenir; olumsuzluk anlamı verir. (-siz, -suz) bilâistisna, bilâbedel ~ :kelimenin başına eklenir. ‘bila’ ekiyle aynı anlamı verir. bîçare, bîhaber pür~ : kelimenin başına eklenir. kelimeye olumlu anlam katar, güçlendirir.(-li, -lu) pürdikkat, pürkusur bil~ : kelimelerin başına eklenir. ‘ile’ anlamlarını katar. bilbedahe, bilcümle ~ : ‘zıt anlam’ ortaya çıkarır. nâmert, nâmaglup ser~ : ‘baş’ anlamına gelir. serasker, serbest, sergüzeşt yek~ : ‘tek’ anlamına gelen yek eki de bu gruba dahil edilebilir. yekpare, yeksan, yeknesak, yegane, yekahenk, yekdest ~ kâr: 'yapan, eden' anlamını verir. bestekâr, güftekâr, sahtekâr, hilekâr, günahkâr ~ âne: ‘tarzında’ anlamını verir, sıfat ve zarf türetmede kullanılır. (-ce, -ca) dostâne, naçizâne, cansiperâne, azimkârâne, amiyâne ~ vari: 'tarzında, usülünde' anlamına gelir. (-ce, -ca) amerikanvâri, donkişotvâri yer isimleri: ~ gâh: ‘x yapılan/icra edilen yer’ anlamındadır. ibadetgâh, namazgâh, karargâh ~ istan: ‘x ile dolu/ülkesi’ anlamındadır. Türkmenistan, güliastan, kabiristan ~ zar: ‘x yeri’ anlamındadır. lalezar, gülizar ~ şen: ‘x ile dolu’ anlamındadır. gülşen, nurşen alet isimleri: ~ dan: ‘x yapılan yer’ anlamındadır. buhurdan, nemekdan, sürmedan muhafızlık, faillik, meslek isimleri: ~ van: ‘x eylemini gerçekleştiren eşya/malzeme’ anlamındadır. bahçıvan, pehlivan, tahtırevan, şadırvan, yelkovan, yayvan ~ ger: ‘x mesleğini icra eden’ anlamı verir. zerger, dülger ~ i: ‘yapan, eden’ anlamı verir. çengi ~ gan: ‘yapan, eden’ anlamı verir. bezirgan, buyurgan, bağırgan küçültme ekleri: ~ çe bahçe ~ içe İmparatoriçe, çariçe, kraliçe ~ zen: ‘çalan’ [bir çalgıyı] anlamına gelir. neyzen, zurnazen ~ : kelimenin başına getirilir, ‘x sahibi’ anlamına gelir. zîhayat, zîşuur maal ~ : kelimenin başına getirilir; ‘ile’ birlikte anlamlarına gelir. maalesef ~ perver: kelimenin sonuna getirilir; bir şeyin düşkünü, onun taraftarı ve o şeyin koruyup gözeteni olduğu anlamlarına gelir. hürriyetperver, intizamperver ~ ât: kelimenin sonuna getirilir, çoğul olma anlamı katar. tabiat, mevcudât, ihracât ~ î: kelimenin sonuna getirilir; ‘o şeye ait olma, ona dair olma’ anlamı verir. maddî, ebedî, iktisadî, fennî ~ efşan: kelimenin sonuna gelir. ‘saçan’ anlamı katar. nurefşan ~ engiz: kelimenin sonuna getirilir. ‘koparan, veren’ anlamı katar. dehşetengiz, şevkengiz ~ meşrep : ‘huylu, mizaçlı’ anlamlarını katar. hafifmeşrep, rindmeşrep, kalendermeşrep PEKİŞTİRMELİ SIFATLARIN YAZILIŞI Pekiştirmeli sıfatlar bitişik yazılır:


apaçık apak büsbütün çepeçevre çırçıplak çırılçıplak dümdüz düpedüz gömgök güpegündüz kapkara kupkuru paramparça sapasağlam sapsarı sırsıklam sırılsıklam sipsivri yemyeşil


YABANCI ÖZEL ADLARIN YAZILIŞI ARAPÇA VE FARSÇA ADLARIN YAZILIŞI Arap ve Fars kökenli kişi ve yer adları Türkçenin ses ve yapı özelliklerine göre yazılır: Ahmet, Bedrettin, Fuat, Mehmet, Necmettin, Nizamettin, Ömer, Rıza, Saadettin; Cezayir, Fas, Filistin, Mısır, Suudi Arabistan; Bağdat, Cidde, Erdebil, Halep, İsfahan, İskenderiye, Medine, Mekke, Şam, Şiraz, Tahran, Tebriz, Trablusgarp. YUNANCA ADLARIN YAZILIŞI Yunanca adlar yazılırken Yunan harflerinin ses değerlerini karşılayan Türk harfleri kullanılır:


Homeros Herodotos Euripides Pindaros Solon Sokrates Aristoteles Platon Venizelos Karamanlis Papandreu Onasis.


Ancak


Herodotos Sokrates Aristoteles Platon Pythagoras Eukleides


adları dilimizde yaygın olarak


Herodot Sokrat Aristo Eflatun Pisagor Öklid


biçimlerinde yerleşmiştir. LATİN YAZI SİSTEMİNİ KULLANAN DİLLERDEKİ ADLARIN YAZILIŞI 1. Latin yazı sistemini kullanan dillerdeki özel adlar, özgün biçimleriyle yazılır:


Beethoven Byron Cervantes Chopin Eminescu Grimm Horatius Molière Puccini Rousseau Shakespeare; Bologna Buenos Aires Iorga Ile-de-France Karlovy Vary Latium Loire Mann New York Nice Rio de Janerio Vaasa Wuppertal


Ancak Batı dillerinde kullanılan adların okunuşları ayraç içinde gösterilebilir: Shakespeare (Şekspir) vb. Yabancı özel adlardan türetilmiş akım adları Türkçe söylenişlerine göre yazılır:


Dekartçılık Epikürcülük Kalvenci Kalvencilik Kalvenizm Kartezyenizm Lüterci Lütercilik Marksçılık Marksist Marksizm


2. Batı kökenli kişi ve yer adlarının bir bölümü, eskiden beri dilimizde yerleştiği biçimiyle yazılır:


Napolyon Şarlken Şarl (Demirbaş Şarl); Atina Brüksel Cenevre Londra Marsilya Münih Paris Roma Selanik Venedik Viyana Zürih; Hollanda Letonya Lüksemburg.


3. Ait olduğu dilde ayrı yazılan yer adları, Türkçede de ayrı yazılır:


Buenos Aires Frankfurt am Main Freiburg im Breisgau Hyde Park Mont Blanc New Orleans New York Rio de Janeiro San Marino Wiener Neustadt Titov Veles.


RUSÇA ADLARIN YAZILIŞI Rusça özel adlarda, Rus harflerinin ses değerlerini karşılayan Türk harfleri kullanılır:


Bolşevik, Brejnev, Çaykovski, Çehov, Dostoyevski, Gogol, Gorbaçov, İlminskiy, İlyiç, Katayev, Klyaştornıy, Malov, Mendeleyev, Prokofyev, Puşkin, Şolohov, Tolstoy, Yeltsin; Moskova, Omsk, Orenburg, Petersburg, Volga, Yenisey.


ÇİNCE VE JAPONCA ADLARIN YAZILIŞI 1. Çince adlar, Türkçede yerleşmiş biçimlerine göre yazılır:


Honan Huangho Kanton Nankin Pekin Şanghay Vuhan


Çincede soyadları, küçük adlardan önce gelir. Soyadları çoklukla tek hecelidir, küçük adlar ise bir veya iki heceden oluşur. Bu adlar büyük harfle başlar; heceler arasına çizgi konur: Sun Yat-sen Lin Yu-tang Yalnız Konfüçyüs gibi yaygınlık kazanmış adlar bitişik yazılır. 2. Japon yer ve kişi adları da Türkçede yerleşmiş biçimlerine göre yazılır:


Tokyo Hiroşima Nagazaki Osaka Hokkaydo Kyoto; Hirohito Nobuo Haneda Kayako Hayashi Sbuishi Kato Masao Mori


TÜRK DEVLET VE TOPLULUKLARINDAKİ ÖZEL ADLARIN YAZILIŞI Türk devlet ve topluluklarındaki özel adlar, Türkçede yerleşmiş söyleniş biçimlerine göre yazılır:


Azerbaycan Özbekistan Taşkent Semerkant Bakü Bişkek Abdullah Tukay Abdürrauf Fıtrat Bahtiyar Vahapzade Baykonur Cafer Cebbarlı Cemal Kemal Cengiz Aytmatov İslam Kerimov Muhtar Avazov Osman Nasır


YAZIDA KULLANILAN DİĞER İŞARETLER + toplama işareti, artı x çarpma işareti, çarpı = esitlik işareti % yüzde işareti ² üs işareti ³ küp işareti § paragraf işareti + paragraf işareti / çeviriniz * kelimeden sonra dipnot işareti; * kelimeden önce farazîlik işareti ° derece işareti => devam işareti ® devam işareti; gönderme işareti ~ benzerlik, yaklaşıklık işareti < büyük < gramerde çıkma işareti > küçük > gramerde gelişme işareti @ yaklaşık olarak eşit · bitti *** bölüm sonu işareti · eksiği veya fazlası Uyarı : & işareti ingilizceye özgüdür. Türkçede “ve” için böyle bir işaret kullanılamaz.

54 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page