top of page

Aydınımız Kalmadı Yapay Zekâ Verelim

Güncelleme tarihi: 7 Nis 2020

Yapay Zeka (YZ), hani şu gavurcasını söyleyince çok havalı olan AI (Artificial Intelligence), hayatımızı kolaylaştırıcı uygulamalarıyla pek çok şeyi devralacak ve hiç hata yapmayacak şeyler… Madem öyle, her şeylerimizi onlara devredelim, biz de sürekli doğru karar almanın mutluluğunu sürelim. Sâhi! Bu olay, Alaattin’in sihirli lambasından çıkan akıllı cin midir yoksa Pandora’nın kutusundan fırlayan kötü kin midir? (kutuda geriye bir tek ‘ümit’ kalmış, o da bizim için herhalde!)

YZ ütopyasında/hayal âleminde; mesela doktora gidiyorsunuz; hiç hatasız hikayeniz alınıyor, en doğru teşhis konuluyor ve en kesin tedavi uygulanıyor (asıl güzel yanı hiç kapris çekilmemesi). Mecliste boş konuşmayan, mügalata yapmayan/karşısındakini yanıltmaya çalışmayan, sadece devletin meselelerine eğilen elemanlar var. Bizler için en doğru kararları alıyorlar ve eksiksiz uyguluyorlar. Ne iktidar-muhalefet kavgaları ne de görevi kötüye kullanma maskaralığı.

Vee ütopya gerçekleşiyor. Şu an aklımıza gelmedik pek çok alanda YZ tabanlı robot prototipler yapılıyor, satılıyor ve sürekli geliştiriliyor. Keşke Türkiye’ye özel, tam idrak sahibi, olayları anlayıp yorumlayabilen akıllı tipler de üretilse. Gelsinler, ülkemizi analiz etsinler. Ne düşüneceğimize, ne hissedeceğimize, ne olması, ne olmaması, ne yapılması ve ne yapılmaması gerektiğine karar versinler. Biz de ona göre adam gibi adam / kadın gibi kadın olalım ( öbür tarafı garantileriz valla, doğrudan cennete, fena mı?). Sizce bu kurgu, yeryüzü cenneti mi yoksa cehennem kâbusu mu? Mesela III. dünya savaşı çıkarır mıyız? Hiç sanmam. Kendimizin, bedenimizin, malımızın, fikirlerimizin, temel insan haklarımızın sömürülmesine izin verir miyiz? Olası değil. Bizim akıllı bıdıklar, en küçük suistimalde/kötüye kullanmada bizi ikaz edip hakkımızı yedirtmeyeceklerdir (köle ruhlara henüz çözüm bulunamadı, yapacak bir şey yok).

Asıl bomba ne biliyor musunuz? Filozof YZ’ler… Pilaton’dan beridir cebelleşen felsefecilere çözüm bulurlardı. Hatta Kant ateşini de düşürürlerdi. Fikrî planda herkes şah-mat, eleştiri yok, savrulma yok, iddia yok, didişme yok.

Cemil Meriç üstad “zavallı entelijansiyamız/aydınlarımız” diye diye derdinden öldü. “Ya batılılaşacağız ya batacağız” diye bağıra bağıra kürsüleri yumrukluyordu. Hazret, bu günleri görseydi de onun için aydınlar aydını bir YZ yapsaydık (yapamasak da parasını bastırıp yaptırsaydık). Dünyaya nam çakardık be. Ne izimler patlatır, ne akımlarla dünyayı çekip çevirirdik. Bilim ve sanatta on numara toplum olurduk (YZ’nin şimdiden suyu çıktı, ‘mehdi’ye mi/kurtarıcıya mı sardırsak!).

Şaka bir yana ordumuz için sıkı bir YZ programına ihtiyaç var bence. II. Dünya savaşını şöyle bir hatırlayalım. Öncesinde savaşlar tam bizim âşina/bildik olduğumuz şekilde cereyan ediyordu. Kullanılan silahlar, kişilerin kabiliyetleriyle doğru orantılı olarak vurucu oluyordu. Kılıç için güçlü bir bilek, tüfek için keskin bir göz, bomba için güçlü bir pazu gerekiyordu. Veee savaş teknolojisi icat olundu mertlik bozuldu. Bir ülkeyi okyanus ötesine taşıyabilen uçak gemileri, 7.000 km derinliğe gidip görünmeden saldıran uçaklar, 10 metre kalınlığında betonu, 1 metre kalınlığında zırhı parçalayan tanklar yapıldı. Atom bombası yapıldı saniyelerde şehri yok eden. Sonra tüm şehri 1.000 derece alevler içinde cayır cayır yakan süpürme yangın bombardımanları yapıldı (artık kazmayla, orakla, yabayla vatanı koruma edebiyatı, hamaset borsasında bile kaybettiriyordu).

Aradan geçti tam 75 yıl. Gelecek, otonom sistemlerin savaşına sahne olacak. O filmlerde gördüklerimiz, hiç de uzak değiller. Biz hâlâ ‘yecüc-mecüc’ü, ‘dâbbet-ül arz’ı tartışırken görüveririz Hanya’yı Konya’yı. Tüm bunlardan çıkarsamamız gerekenler kabak gibi ortada duruyor. En kısa zamanda robot çağına geçmeliyiz. Bu YZ, ne menem/çeşit şeyse hemen çözmeliyiz. YZ destekli otonom silah teknolojisine sahip olmalıyız. Ordumuzu da yeni ortama göre yeniden inşa etmeliyiz. Yeniden inşadan bahsediyorsak önce zihinlerdeki kalıpları yıkmamız gerekir. Olağanüstü sıkıntılar olağanüstü çözümleri gerektirir. Teşkilat bazında yeniden yapılanma sonrası teknoloji üretimi ve kullanımının içselleştirilmesi gerekiyor. İnsan kaynağı ve devasa veri trafiğinin çok iyi takip edilmesi gerekiyor. Maddi kaynak ve finans boyutu ise ayrı bir garâbet. Siber savaş mevzusu ise ülke olarak fazlasıyla çömez olduğumuz başlı başına bir savaş alanı(ayrı yazı konusu).

Maksadım; yol haritası veya strateji belgesi ortaya koymaktan öte farkındalık oluşturmak. Çünkü her başlık devasa boyutlarda. Konular, iç içe girişken süreçler içeriyor. Şimdi gelelim ilk elden yapılacaklara. Çalışmaların analitik çerçevesi, şu 6 başlıkta acilen ele alınmalıdır:

* Organizasyon: TSK’nın yönetici kademesi; görev, yetki ve paydaşlar düzleminde ‘YZ Vizyonu’na yönelimlenmiş ve kaynakları stratejik seviyede ele alır şekilde teşkilatlanmalıdır.

* İlerleme: Teknolojik seviyenin ilerletilmesi için AR/GE destekli prototipler oluşturulmalı ve teknolojiler gelişip olgunlaştıkça, ‘doğrulama/test etme/değerlendirme’ döngüsü işletilmelidir.

* Uyumlaşma: Teknolojik evrilmeyi sağlamak üzere, olgunlaşmış/uygulanabilir teknolojilerin tedariki ve yaşam döngüsünün idâmesi/sürdürülmesi için gerekli doktrinler belirlenerek işlevsel süreçler kurgulanmalıdır.

* İnovasyon/Yenileşim: Hem içeride hem de dışarıda beraber veya eşgüdümlü çalışılan kurum ve işletmelerde yenileşim kültürünün gelişmesi desteklenerek teknolojik gelişim ve transferinin önü açılmalıdır.

* Veri: Süreçte ortaya çıkacak devasa veri yığınlarını; toplanabilir, erişilebilir, analiz edilebilir, kullanılabilir, paylaşılabilir ve saklanabilir düzeyde ele alabilecek yönetişim, hesaplama, iletişim ve diğer teknik altyapı oluşturulmalıdır.

* Yetenek: Bu teknolojileri geliştirmek, elde etmek, sürdürmek ve işletmek için gerekli olan eleman/iş gücü temin edilerek elde tutma, yetiştirme ve büyütme mekanizmaları işletilmelidir.

İşte size tüm sektörlere itici lokomotif olacak modernite hikâyesi…


25 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page