top of page

IMF'ye Tekmeyi Vurmak – III

Önceki yazımızda; IMF programına dahil olan ülkelerin, küresel kapitalist düzene angaje edildiğini, tekrar krize girme risklerinin kesinlikle ortadan kaldırılmadığını, aksine çok zor şartlarda borç harç elde edilen sermayenin, katma değeri düşük projelere aktarıldığını, GSYİH’da görülen artışın, iyileşme ve ilerleme olduğu kandırmacasıyla uyutulduklarını, Türkiye’nin de 1961’den itibaren 19 adet stand-by anlaşması ile IMF programlarına dahil olduğunu görmüştük.

Bu düzen, 1970’lerden beri ülkelerin dolar üzerinden borçlandırılıp IMF ile işleri bitirilmesi şeklinde yürütülüyor. 1990’lardan sonra IMF’nin ABD Merkez Bankasına tam eklemlendiğini dikkate alırsak; işi bitirilen ülke, tekrar ABD yörüngesine sokulmaktadır. Buradan şu sonuca ulaşıyoruz: madem dolar üzerinden ahbap çavuş düzeninde sürekli kazanan ABD oluyor, tüm dünyayı on yıllık krizlere sokup on yıllarca geriye götürürken kendisi hesapsız şekilde dolar basarak daha kazançlı halde krizden çıkıyor, o zaman dolar hegemonyası kırılırsa bu düzen de sona erecektir. Teknoloji gelişimi ile kaydi para kullanımının artması da bu sona yardım edecektir.

Ancak moralinizi bozmayayım ama ABD, çoktan dijital paranın alt yapısını hazırladı ve meşhur bitcoin ile provasını yapıyor. Üstelik bitcoinin; tabandan-tabana (peer-to-peer) etkileşimli, herhangi bir merkez bankası (FED gibi) veya otoritenin kontrolünde olmayan ve tüm insanların (bitcoin madencileri) erişim ve denetimine açık olduğu propagandası eşiğinde, dolardan kurtuluş reçetesi ambalajıyla pazarlamaktadır. Dolara alternatif ve varlık/değer değişim aracı olarak bitcoin’nin, doların yerini alacağı algısını, çoktan yaymaya başladı. Oysa arkasında ABD var. Sonrasında zaten dijital paraya geçiş programını başlatacak, merkez bankaları çökertilecek, ortada gerçek para olmayacağı için de dijital paranın hâkimi olarak yeni küresel hegomonyasına devam edecektir.

Dolara rakip yeni bir para biriminin doğması bağlamında küresel sermayenin milliyetsiz olması ve Çin’in bilişim alanındaki atılımlarını sevinç naralarıyla karşılayanlar boşuna sevinmesin. Bu “aklı evveller”, ya Türk tarihini bilmiyordur (tarih boyunca Ortaasya serüvenimiz, Çin’e karşı var oluş ve hakimiyet mücadelesiyle geçmiştir) ya da kapitalist paradigmayı okuyamıyordur (Çin’in Doğu Türkistan’a yapmakta oldukları ortada).

Tekrar ülkemize dönelim. 19 Kez tuzaklanmanın, elbette hafızalardan silinemeyecek ‘hoş’ hatıraları oldu. ‘IMF Türkiye masası şefi’nin; sömürge valisi edasıyla her gün manşetleri doldurması, her gün yeni vergiler salması, her alanda kesintilerle halkı bezdirdikçe gülücükler dağıtması, sonrada ‘para harcamayı bilmediğiniz için kazanmayı da bilmiyorsunuz’ türü üst perdeden inşa edici tavır takınması, hayatımıza renk katmıştı. (Bunlar keyifli yanları! Acı olan taraf ise bu tavrı bihakkın yerine getirenlerin be öz Türk IMF çalışanları olması.) Bazen bizi onurlandırmak için bu ayakçıların üstü komiserler de gelir, ağzımıza ederlerdi. Neeyse. Şimdi IMF tuzaklamasına örnek olarak 1999’da alınan kredi karşılığı ne bedeller ödemişiz bir bakalım:

1999 IMF Stand-By ve 2002 Dünya Bankası Kredi Anlaşmalarının Şartları/Direktifleri:

► Çiftçi, ürün bazında desteklenmeyecek. Arazisini eksin ekmesin dönüm başına her yıl doğrudan gelir desteği ödemesi alacak.

► Tarımdaki tüm destek politikalarına (ucuz kredi desteği, gübre ve diğer girdi destekleri, fiyat desteği) son verilerek sübvansiyonlar kaldırılacak.

► Alım fiyatları, enflasyonun altında belirlenecek.

► Ödemeler, tek seferde değil yılda iki taksitte yapılacak.

► Pancar, tütün ve üzüm üretimi azaltılacak.

► Tarım sektörüne destek veren devlet kurumları (Et Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Devlet Üretme Çiftlikleri, Türkiye Zırai Donatım Kurumu, Orman Ürünleri Sanayi Kurumu, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı çiftlikler ve işletmeler) özelleştirilecek.

► Şeker fabrikaları özelleştirilecek.

► Tekel ve fabrikaları özelleştirilecek.

► Tarım satış kooperatiflerine destek kaldırılacak, ayakta kalamayan kapanacak.

Kredi Anlaşmalarının Sonuçları:

* Tarım faaliyetleri azaldı veya tamamen sona erdi, araziler boş kaldı.

* İstihdam, geri dönüşsüz şekilde geriledi.

* Rekolte, sürekli düşüşe geçti.

* Örgütlü tarım çalışanları, tamamen korumasız ve örgütsüz hale getirildi.

Sonuç hüsran…

Yazı fazla uzadı, çözüm reçetesini sonraki yazıya bırakalım.

(Devam edecek…)

24 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page